Saturday, 13 September 2008

your lipstick, his collar.. don't bother angel

Taking Back Sunday-Cute Without The 'E' 'nin Punk Goes Acoustic versiyonunu ne kadar sevdiğimi hatırladım birden. O şarkıyı ne çok dinlemiştim yıllar önce.

And will you tell all your friends you've got your gun to my head?

Geçen gün telefonumdaki mesajlara bakıyordum, kilitlediğim mesajlara denk geldim. Onları pek okumam genelde, 3 yıl önce gelenleri bile saklıyorum aslında, acı verir diye okumuyordum. Baktım okudum hepsini, İlke ve Yasemin dışında tek bir tanesi bile artık hayatımda olmayan insanlardan gelmiş "Seni seviyorum, hep yanındayım, hiç bırakma beni, sana aşığım" etc. mesajları. Komik geldi birden, o yalanların hepsi. "Ben seni hep seveceğim sen beni terk edip gitsen bile"ler falan.. Ne kadar da yalan. İronik olan ise o mesajı atan çoktan gitmiş, ben kalmışım, ben onu o kadar unutmamışım ki hala gözlerim doluyor hatırladığımda, o beni çoktan unutmuş.

Hoping for the best just hoping nothing happens
A thousand clever lines unread on clever napkins
I will never ask if you don’t ever tell me
I know you well enough to know you never loved me

Why can’t I feel anything
From anyone other than you?

And all of this was all your fault

(I stay jealous)
I stay wrecked and jealous for this,
For this simple reason
I just need to keep you in mind
As something larger than life
(she’ll destroy us all before she’s through
And find a way to blame somebody else)

Wednesday, 10 September 2008

LiLo and SamRo are the cutest couple ever!!



























Sam sarışınken Linds daha iyisini bulabilirdi diye düşünüyordum ama kahverengi saçlı hali *taş* olmuş. H-O-T-T!! Çok süperler, tapıyorum onlara!!

Tuesday, 9 September 2008

i haven't got a clue if you're the one, but i like you

it might not be the right time
i might not be the right one
but there's something about us i want to say
cause there's something between us anyway

i might not be the right one
it might not be the right time
but there's something about us i've got to do
some kind of secret i will share with you

i need you more than anything in my life
i want you more than anything in my life
i'll miss you more than anyone in my life
i love you more than anyone in my life

<3

there are times when i will need you, there are times when you're not around

Returned home tonight feeling all emotional and everything. I waited, I told myself not to blog about you. Yet again, for the 204820586th time since you've been gone, I'm writing about you. I had many things to tell you but when I think about it the words just leave me. I don't know why this happened, I don't know why you did such a thing to me, but I do know that I did nothing to deserve it. I know for sure that even if I thought about it for the next thousand years, I wouldn't be able to come up with any reason to explain to myself why you left. I don't know why you left and I wish, with all of my heart and soul, you pay for what you did and never find happiness ever again. What sucks the most is that I know you're not a bad person and I can see you're not like the others, but trust me, they will take you down. The smile on my face as I see you breaking down will be worth all this drama.

Tuesday, 2 September 2008

london calling!!

Yine ilacımın saatini yarım saat kaçırdım, kafam hafifleyip kendi çapında dönmeye başladı. İçim bi fena oldu.

Bugün ilk kez makarnayı tatmadan sadece dakika tutarak olmuştur deyip bıraktım. Hayatımın aşırı al dente olmuş ilk makarnasıydı. Tadına baktım, yemedim, başka yemek yaptım, onu da yemedim. Neden bilmiyorum.

Akşam Londra'ya gidiyorum, belki yarın Canterbury'e giderim ama çok üşeniyorum. Cuma günü bir geceliğine İskoçya'ya gidiyorum, Pazartesi dönüyoruz sanırım. 20'sinde tamamen gidiyorum Freshers' Week için. Gerçi 2. sınıftayım, Fresher da sayılmam pek.

Ev arkadaşlarımdan 2'siyle tanıştım, geriye kalan 2'sinin nasıl insanlar olduğuna dair en ufak bir fikrim yok. Biri kız biri de erkekmiş ama, onu biliyorum. Umarım kız olan süper bir insandır.

27'sinde okulda Klaxons çalıyormuş. Mutlu oldum.

mean girls

Bir arkadaşımın sevgilisinin en yakın arkadaşı tarafından çalındığını ve şu anda kızın çok fena depresyonda olduğunu öğrendim dün. Daha birkaç hafta önce bu 3 insanla aynı masada oturup içiyorduk, meğer kimsenin haberi olmadan o sırada X kişisi son derece kankası olan Y kişisinin sevgilisini götürüyormuş el altından. Söz konusu Y ve sevgilisi çok aşık görünüyorlardı birbirlerine, onu da geçtim, insan nasıl böyle bir bok yer? Hadi çok fena aşık oldun, insan ayrılsınlar da üzerinden biraz zaman geçsin diye bekler bari nezaketen. En iyi arkadaşının sevgilisine göz dikmek nasıl bir leşliktir, onu geçtim, onlar hala birlikteyken gidip ayartan insan nasıl bir insandır, hatta insan mıdır nedir, bilemiyorum yani gerçekten. Olayı öğrenen Y kişisi, kankası X'i baya bir dövmüş duyduğuma göre öğrendikten sonra. Ben olsam gözüm döner öldürürdüm herhalde. Pek tanımam Y'yi, yakın arkadaşım değildir ama çok çok üzüldüm gerçekten durumuna, umarım yakın zamanda iyi olur ve herkes cezasını bulur.

Nasıl Disco Kid Olunur

5 Mayıs 2008 tarihinde "Nasıl Disco Kid Olunur" başlıklı bir yazı yazıp taslak olarak kaydetmiş, ama sonra "Aman neyse şimdi alakasız insanlara boşuna laf sokuşturmayayım" diyerek yayınlamamıştım. Şu anda adını vermek istemediğim 2 tane Taksim ortam çocuğunun yaratıcılık harikası tasarımlarını gördükten sonra kendimi tutamadım. Aynen koyuyorum.

How To yazı dizimin 2. ve en az ilki kadar hayati önem taşıyan bölümüne hoşgeldiniz sevgili okuyucular. Bugün sizlerle nasıl disco kid olunabileceği konusuna değineceğiz. Eğer tüm adımları dikkatle uygularsanız, 16 Mayıs'taki Sebastian+Kavinsky müzik şölenine kadar siz de disco kidliğe ulaşan evriminizi tamamlamış olabilirsiniz.

1-Her türlü altkültür ve popüler akımın en belirgin unsurlarından biri tahmin edebileceğiniz gibi saçtır. Platin sarısı kısa saçlar en varoş insanın bile tarzına 10 puan katabilmektedir. Cesaret edemem diyorsanız, saçınızın seçtiğiniz bir yanını uzun bırakıp diğer yanını kazıtabilirsiniz. Uzun derken upuzun saçtan bahsetmiyorum tabii, anladınız siz.

2-Robot desenli eşyalarınızı kendi öz evladınızmışcasına sevmelisiniz. Super Mario mantarı da seviyorsanız 5 puan daha yükseldiniz. Ayrıca mutlaka en az bir tane disko topuyla sevişirken fotoğraf çekip bunu Photoshop ya da olmadı Paint kullanarak türlü geometrik/rengarenk şekillerle doldurmalısınız.

3-Myspace profil sayfanızın şarkısı 1 yıl önce haberiniz bile olmayan türlü EdBanger Rec. şarkılarından biri olmalı.

4-Machine, Dirty, Factory gibi yerlerde her Cuma ve Cumartesi en az bir kez kendinizi göstermelisiniz. Bu sırada yanınızda kendiniz gibi disco kidliğe gönül vermiş kankalarınızın olması gerekiyor. "Nasıl Cool Kid Olunur" başlıklı yazıyı okuyup çevrenizdekilere cool bir edayla ben-buranın-popüler-insanıyım-sen-de-kimsin-ki-ıyy-ezik bakışları atın.

5-Artık kendi fotoğraflarını kendi çeken Myspace gençliği çok out oldu bildiğiniz gibi. Fotoğrafçı olduğunu iddia eden -ya da gerçekten öyle olan- bir arkadaş edinin, bayramlıklarınızı giyinip süslenin, pek bir sanatsal fotoğraflar çekin.

6-Bir de tabii ki retromanyak olun.

Thursday, 28 August 2008

the final letter to isobel

For the past year you've been what my life's all about. You're everything I talk and think about, everything I do and everything I live for. It sucks that you have no idea and it sucks even more to know that even if you had known, nothing would've changed. The distance between us, all those miles and months, all the chances we lost, all those opportunities, they'll never come back. Finally I need to accept the fact that I'll never be able to turn back the time and even though I regret those things with all of my existence, I have done them and I have to suffer the consequences. At last I have to suffer you gladly, I suffer you gladly. I'm sorry for everything I've done, I know you never deserved any of it. I know I had it coming and I don't blame you at all. I believe in fate and I know one day we'll meet again. One day everything in the whole world will be perfect for the both of us. I love you more than everyone could ever do. I seriously love you with my entire being. So take care and I know everything will be okay.

Monday, 25 August 2008

life sucks, get over it already

Benim hala umudum var, isyan etsem de istediğim kadar. İnat etsem bile bırakmazlar, sahibim var. Benim hala umudum var, seviyorlar bazen, soruyorlar. Hayran hayran seyret, ister katıl ister vazgeç. Güzel günler bizi bekler. Eyvallah dersin, geçer gider. Bıraksam kendimi, şöyle oh ne rahat.. **Mazhar Alanson-Benim Hala Umudum Var

6 yıl öncesinin yazında Ayvalık yolunda bu şarkıyı dinlemiştim, hatırlıyorum. Nedendir bilmem, aklıma takıldı bugün. Gerçekten de sözleri benim için yazılmış gibi hissettim birden. Bazen görmek zor geliyor ama cidden hayatta "eyvallah" deyince geçip gitmeyecek dert ya da "keyfin bilir" deyip unutulmayacak insan yok. Son 6 yılda pek çok insanın arkasından pek çeşitli nedenler yüzünden ağladım, ortalama insan bu süre içinde 2 kişiyi takıntı haline getiriyorsa; aşırı derecede Yengeç burcu ve BPD olan ben, yaklaşık 10 kişiye obsesif derecede bağlandım, 1 ay süren takıntılarımda bile aşkımdan öleceğimi sandım, bu yazıyı okuyan çoğu kişiden çok daha fazla acı çektim ve her kalp kırıklığımdan sonra da ısrarla tekrar denemeye kararlıydım. Şu an kendimi deli gibi zorlasam da belli bir yerden sonrasını hissedemiyorum, masum ve kesinlikle takıntı sayılamayacak seviyede bir sevginin ötesine geçemiyor duygularım kiminle olursam olayım. Bunu söyleyebileceğimi hiç düşünmezdim ama, şu rahatlığımdan o kadar memnunum ki şu an, aşık-olmazsam-hayatım-yaşanılamaz-derecede-boş-ve-sıkıcı-oluyor diyen ben şu anda hiçbirşeyin eksikliğini duymuyorum. Geliyor insanlar, sözleri, tavırları, rüzgar gibi gelip geçiyor üzerimden, ve gidiyorlar. Etkilenmiyorum, belki etkilenemiyorum, belki de savunma mekanizmamdır bu sadece. Ama şu anda bu tam olması gerektiği gibi.