Friday 30 November 2012

you fill me with inertia

Yourvine diye bir site var ki bu aralar çok fena hastasıyım. Her ay başka markaların 'challenge'ları oluyor, tamamladığınız her adım için bir ödül kazanıyorsunuz. Öyle çok zor şeyler de değil, yok şöyle yaparken fotoğrafınızı çekin, yok bunu Facebook'ta cover resminiz yapın türü şeyler. Siteye üye olduğumdan beri bir Jack Daniels, bir de ASOS challenge'ına katıldım. JD'den 70'lik bir şişe Jack Daniels Honey, minyatür JD Honey ve bir de t-shirt kazandım. ASOS'tan da 250 pound'luk hediye çeki, 10 pound'luk hediye çeki, %30 indirim kuponu ve 1 yıl bedava ekspres gönderi kazandım. O yüzden bu siteyi öve öve bitiremiyorum, en kısa zamanda Türkiye'ye de açılmalarını diliyorum.



**

Geçenlerde Tesco'dayken 'pembe çorba' olarak satılan bir çorba gördüm, almadan edemedim. Pancar ve elmalı, hiç içilmeyesi bir şey çıktı. Dökmek zorunda kaldım çoğunu. Pembe diye alan bende zaten kabahat.



**

Bu aralar eski filmlere sardım. bu hafta 60'lardan giderek Bedazzled (1967), The Killing of Sister George (1968) ve Lawrence of Arabia (1962) izledim. Çoğumuzun Liz Hurley'li yeni yapımıyla tanıdığı Bedazzled çok, çok komikti; İngiliz mizahından zevk alanlara kesinlikle tavsiye olunur. The Killing of Sister George eşcinselliği o zamanda bile son derece matter-of-fact bir biçimde işleyişiyle beni çok şaşırttı, ama sadece o kadar. Lawrence of Arabia için zaten diyecek bir şey bulamıyorum. 3 saat 40 dakikalık bir şaheser, bu sene çılgın bir restorasyondan geçerek daha da bir mükemmel olmuş. Uzunluğuna rağmen milyon kere izleyebilirim.

Bedazzled ve Lawrence of Arabia, izleyin!!



Son olarak, Bedazzled gösteriminin açılışını Peter Serafinowicz yaptı. Kendisi aynı zamanda son Hot Chip videosunu yönetmiş. Futbolun çok homofobik ve aynı zamanda ne kadar gay bir spor olduğu üzerine bir klip. Çok hoş.



Sunday 25 November 2012

mutantes

Hayatın küçük tesadüfleri:

Geçen seneki London Lesbian and Gay Film Festival'da Mutantes filmini izlediğim ve yüksek lisans tezime dahil ettiğim, söyleşisine katıldığım Virginie Despentes'in Placebo'nun Protect Me From What I Want şarkısını Fransızca'ya çeviren insan olduğunu öğrendim. Şarkının Fransızca versiyonu aynı zamanda kolumdaki protège-moi dövmesinin kaynağı oluyor.

Ne ilginç.

sandstone

Bu tamamen alışveriş konulu bir post olacak, içinizi bayan bir konuysa pas geçebilin diye söylüyorum.

Sıkıntıdan çıldırdıkça kendimi alışverişe vermeye başladım. İlk aldığım şey bu kedili Harrods önlük oldu. Yemek pişirirken önlük takan biri değilimdir, ama kedili bir şey görünce dayanamıyorum. İndirim görünce ayrı bir dayanamıyorum. O yüzden atladım hemen. 

Harrods Kate's Cats Önlük, £5.95


Onun dışında bir süredir vintage Louis Vuitton çanta bakıyordum. eBay'de Louis Vuitton'un artık üretilmeyen ve bence en güzel rengi olan Borneo yeşili bir Epi Noe ve yanında cüzdanını "yok artık" denecek bir fiyata görünce ne kadar mutlu olduğumu tahmin edemezsiniz. Çok, çok güzel bir renk (koyu yeşil görünce zaten kendimi tutamıyorum). Ve inanılmaz bir şey ama çanta 1991, cüzdan 1992 üretimi. Cüzdanın kenarlarında hafif kullanılma belirtileri var ama çanta benden sadece iki yaş küçük olmasına rağmen tamamen yeni görünüyor. Epi'nin Louis Vuitton'un en dayanıklı serisi olduğunu duymuştum ama bu kadar uzun ömürlü ve sağlam olmasına hayret ettim. Yani Balenciaga çantaların 1-2 yılda bile ne kadar yıprandığını düşünüyorum da, kıyaslanacak gibi değil.

Borneo yeşili LV Epi Noe ve LV Porte Tresor International, ikisi £130


Balenciaga demişken, alışveriş çılgınlığı yapıp bir Bal çanta almasam olmazdı tabii ki. Hiçbir yerinde en ufak bir iz olmayan, yeni gibi ve yumuşacık bir Hobo'yu şaka gibi bir fiyata buldum. Ayrıca hem Hobo'nun, hem de bu altın rengi metalin (GGH) artık üretilmiyor olması iyice bir güzel oldu.

Balenciaga Sandstone GGH Hobo, £150


Son olarak bu aralar MUA'nın makyaj malzemelerine takmış durumdayım. Çok ucuz ve çoğu kaliteli ürünleri var (çoğu diyorum, kullanıp beğenmediklerim de oldu). Göz makyajını çok seven bir insan olarak eye primer'larını kesinlikle tavsiye ederim. Makyaj 7-8 saat sonra bile olduğu gibi duruyor, renkler çok daha güzel görünüyor ve far göz kapağında kırışık kırışık toplanmıyor. Lip stain'leri de çok güzel, dudağınızda doğal görünecek kadar renk olsun ve ruj ya da parlatıcı gibi sağa sola bulaşmasın istiyorsanız mükemmel. Far paletleri çok yoğun pigmentli, kullandığım daha pahalı bir sürü markadan çok daha güzel. Özellikle trioları mükemmel.

En son manyetik ojelerini denedim. Beş dakikada çok çılgın bir görüntü elde ettim. Aklıma geldikçe ellerime bakıyorum.



Facebook'ta 50.000 like'a ulaşınca %50 indirim ve dünyanın her yerine bedava gönderi yapacaklar. İlgileniyorsanız takip edin derim, yukarıda saydığım ürünleri çok başarılı.

Not: Şunu yazdığım sırada aklıma kozmetik ürünleriyle ilgili saçma sapan gümrük kısıtlaması geldi. Bu kısıtlama hala devam ediyor mu?