Wednesday, 13 June 2012

i knew that you meant it


Tam hayatımda her şey normale döndü ve yoluna girdi derken D'nin annesi yoğun bakıma alındı. İyi olmasını, ameliyatının iyi geçmesini ne kadar istiyorum anlatamam. Bu konu o kadar daraltıyor ki beni, yazmak bile istemiyorum. Belki daha sonra.

Geçen gün D benden kendisine mektup yazmamı istedi. Aklımdan geçen her şeyi kağıda döküp dört sayfalık bir mektup yazdım. Mektubu okurken karşımda oturuyor olacağını bilmekten mi, yoksa email yazar gibi her yazdığımı silememekten mi bilmiyorum, ama emaille asla olamayacağım kadar dürüst oldum. Davranışlarının bana nasıl hissettirdiğini, onu 2. plana alma kararı verdiğimi, sonra bu kararımdan vazgeçtiğimi, her şeyi yazdım. Teker teker hepsi hakkında konuştuk. İletişim kopukluğumuz giderilince ve herkes düşüncelerini ve hislerini sakin kafayla açıklayınca ortada bir sorun kalmadı.

Onunlayken bir balon içinde yaşıyormuşuz, dünyada bizden başka kimse yokmuş ve hiçbir şey kötü gidemezmiş gibi hissediyorum. Birlikte zaman geçirdiğimizde sıradan bir pub'da sıradan bir öğle yemeği bile yiyor olsak hayatımın en önemli anlarından birini yaşıyormuş gibiyim, ama o anın geçmişte kalacak olduğunu düşünmek içimi sinir bozucu bir hüzünle dolduruyor ("This memory will fade away and die"). Hangi insan hayatının en mutlu anlarından biri olarak tanımlayabileceği bir şeyi yaşarken "Yarın bu an geçmişte kalacak ve bir daha bunu yaşamayacağım" diye hüzünlenir? Görünüşe bakılırsa ben, Brian Molko ve Chris Carrabba.

Aşk kesinlikle acayip bir kafa. Üç ay geçti, böyle mükemmel birinin bana aşık olduğuna inanmakta hala güçlük çekiyorum.




Çok fena emoluk edecek ve bu şarkının sözlerini paylaşacağım. İstesem hislerimi o kadar güzel ifade edemem çünkü.


Breathe in for luck, 
Breathe in so deep, 
This air is blessed, 
You share with me. 
This night is wild, 
So calm and dull, 
These hearts they race, 
From self control. 
Your legs are smooth, 
As they graze mine, 
We're doing fine, 
We're doing nothing at all. 

My hopes are so high, 
That your kiss might kill me. 
So won't you kill me, 
So I die happy. 
My heart is yours to fill or burst, 
To break or bury, 
Or wear as jewelry, 
Whichever you prefer. 

The words are hushed, let's not get busted; 
Just lay entwined here, undiscovered. 
Safe in here from all the stupid questions
"Hey did you get some?" 
Man, that is so dumb. 
Stay quiet, stay near, stay close they can't hear
So we can get some. 

My hopes are so high that your kiss might kill me. 
So won't you kill me, so I die happy. 
My heart is yours to fill or burst, 
To break or bury, or wear as jewelry, 
Whichever you prefer. 

Hands down this is the best day I can ever remember, 
Always remember, the sound of the stereo, 
The dim of the soft lights, 
The scent of your hair that you twirled in your fingers 
And the time on the clock when we realized it's so late 
And this walk that we shared together. 
The streets were wet and the gate was locked so I jumped it, 
And let you in. 
And you stood at your door with your hands on my waist 
And you kissed me like you meant it. 
And I knew that you meant it, that you meant it, 
That you meant it, and I knew, 
That you meant it, that you meant it.

#containyourself

Yaz indirimi sezonu açıldı. Harvey Nichols, Matches ve Liberty indirimleri bugün başladı; Selfridges'de ise indirim yarın başlayacak. En heyecanla beklediğim indirim Selfridges'inki, ama yine kendimi tutamayarak indirim sezonunu Selfridges'den önce açtım. İşte bu hafta elime geçirdiğim güzel şeyler (Aquascutum etek maalesef kalçasız insanlar için tasarlandığı için geri dönecek):

Sonia Rykiel Velour Heart Tank £206 £33



Balenciaga RH Murier Day £745 £207



Aquascutum Askham Smart Skirt £175 £35



DKNY Navy Polo £50 £14


Bu da böylece 4. Balenciaga çantam oldu. Çok, çok güzel bir çanta ve satış fiyatının çok altına aldım, ama yine de vicdan azabı duyuyorum. O yüzden ilk Balenciagam olan Calcaire Box'u satma çabalarım yeniden başladı. Bana 2 yıl önce ödediğim fiyatı ödemeyi kabul eden birini buldum, ama nakit ödeme istediğimi söyleyince kadın ortadan kayboldu.

Bu aralar sıkıntıdan fena halde The Purse Forum bağımlısı oldum. Üç yıldır üye olmama rağmen kırk yılda bir alacağım çantaların sahte olup olmadığını onaylatmak dışında pek girmediğim bir siteydi. Eğer internetten alışveriş yapan biriyseniz ve vaktiniz varsa sitenin eBay forumundaki en çok cevap yazılan konuları okumanızı tavsiye ederim. Macera filmi/Brezilya dizisi kıvamında gerçekten. Birkaç gündür günde en az 4-5 saatimi onları okuyarak geçiriyorum, bağımlılık yaptı cidden. Chanel çanta satın alıp "Kutu boş çıktı" diyerek Paypal'den parasını iade alanlar, aynı çantayı 50 kişiye satanlar, gerçek çantayı teslim alıp sahtesiyle değiştiren ve "Satıcı bana sahte çanta gönderdi" diye eBay'e şikayet edenler, çantayı aldıktan sonra "Gelmedi" diyerek bankalarını arayıp kredi kartlarından çekilen parayı geri aldıranlar, her türlü sahtekarlık öyküsüne denk geldim. Paypal'in bariz sahtekar olsa bile hep alıcıyı koruduğunu gördükten sonra kesinlikle satıcı olarak Paypal ile muhatap olmak istemediğime karar verdim. Çok korkunç gerçekten. Sadece nakit, almayan almasın.