Friday, 15 November 2013

something borrowed, something blue

Blue is the Warmest Colour takıntım son gaz devam ediyor. Bugün arkadaşlarımla evimin hemen karşısındaki gay kitapevindeki kitaplara bakarken filmin uyarlandığı çizgi romana denk geldim - hem de imzalıydı! Yazarın (çizer?) geçen hafta evimin dibine gelmiş olmasından haberim olmaması sinir bozucu, ama yine de çok sevindim.





**

En son işyerimdeki kontratım olaylı bir şekilde sona erdiğinden beri harıl harıl iş arıyorum. Hiçbir şeyi kaçırmamak için her gün mutlaka belli başlı siteleri kontrol edip bulduğum her şeye başvuruyorum. Yakın zamanda iki görüşmeye gittim. İlkinden pek memnun kalmadım, zaten çok istediğim bir iş değildi. İşe alınmadığıma ne şaşırdım, ne de üzüldüm. Pazartesi görüşmeye gittiğim yerin olmasını ise çok istiyordum, üstelik görüşmem süper geçti. Ve görüşmemi yapan kadınla aramızda çok iyi bir elektrik vardı. Buna rağmen dün işi alamadığımı öğrendiğimde çok üzüldüm ve çok şaşırdım - öyle mükemmel bir görüşme performansıyla bile işin bana teklif edilmesine yetmiyorsa bu iş nasıl olacak?

Bugün sabah arkadaşlarımla Starbucks'ta kahve içmek için buluştuğumuzda tam ben bundan bahsederken telefonum çaldı - Pazartesi görüşmemi yapan kadın. Bana aynı rolü kısa süreli olarak önermek istediklerini söyledi. Normalde kısa süreli bir şey düşünmüyordum ama evde boş oturmaktan sıkıldığım için ve maaşı çok yüksek olduğu için kabul ettim. Bir ay orada çalışıp o sırada iş arıyor olacağım.

**

Bir önceki Paris ziyaretimin üzerinden 1 ay geçmeden yarın yine Paris'te olacağım. Ayağımdaki kemik yine çatladı galiba, 10 dakika zor yürüyebilir durumda olduğum için Disneyland planım iptal oldu :(