Wednesday, 23 December 2009

passio factionis

Beymen Blender'ın sitesine denk geldim bugün, çok eğlenceli.







Ayrıca şu an dikkatimi çekti, ne Vakko ne de Beymen'in online alışveriş imkanı sunmaması ne kadar ilginç bir durum. Umarım gelecekte bunu değiştirmeyi planlıyorlardır.

JC de Castelbajac takıntım aldı başını yürüdü bir de bu aralar.






Bugün alışveriş sitelerine bakınırken House of Holland'ın Passio Factionis (Latince 'passion for fashion') t-shirtü indirimdeydi, yine de 35 pound veresim gelmedi. T-shirt modunda değilim bu aralar, daha bir kadife dantel cici şeyler giyesim geliyor. Pişman olmam umarım.


Agyness falan da vardı üstünde. Alsam mı? Karar veremiyorum. Yardım?

Tuesday, 22 December 2009

i recommend limiting one's involvement in other people's lives to a pleasantly scant minimum

7 yıldır Ekşi Sözlük'te yazar olmama rağmen son 3-4 yıldır sözlüğe 40 yılda bir bakar hale gelmiştim. 2 gün öncesine kadar.

Gayet trajikomik bir şekilde sözlüğe bu aralar yeniden yazmaya başlama sebebim felaket derecede arttığını gördüğüm homofobik görüşler oldu. Eskiden toplumun geneline kıyasla daha aklı başında insanların olduğunu düşündüğüm sözlük artık önüne gelenin alınmasıyla "sokaktaki vatandaş" havasına bürünmüş. Kürtler'le ilgili benim bile küfür problemi olmayan bir insan olarak burada yazmayı leş bulduğum küfürler içeren başlıklar mı ararsınız; koca adam olmuş ana dilinin noktalama işaretlerinden, yazım kurallarından bihaber olanları mı. Aşırı bir muhafazakarlaşma, ve ironik bir şekilde yozlaşma anında hissediliyor sol frame'deki başlıklara bir göz atarak. Sözlükte tartışma ortamı bulunmadığından -hem tanım formatlı olduğu, hem de bahsettiğim insanlar kim ne derse desin fikirleri değişmeyecek kadar köktenci olduğu için- düşüncelerimi buraya yazmaya karar verdim.

Eşcinsellikle ilgili bir topic açmış birileri, 3-4 insan bu çağda "yok artık" dedirtecek kadar prehistorik görüşlerini belirtiyorlar falan filan.

-Eşcinsellik sana batıyorsa, rahatsız oluyorsan neden o topic'tesin ki? Neden paragraflarca şey yazmak için zaman, çaba vs. harcayasın ki? Tepki alacağını biliyorsun, o tepki her insanın sinirini az çok bozar, neden bunları bile bile yine de inatla oraya onları yazarsın ki? Normal bir insan niye bunu yapar, gerçekten merak ediyorum çok. Ben şahsen tiksindiğim bir insan grubunu destekleyen bir konunun içine dalıp özellikle tiksinen görüşlerimi belirterek zamanımı harcamam. "Don't like gay marriage? Then don't have one." gibi bişey.

-Eşcinsellik doğal değilmiş. Sağ elle sol kulağı tutmak gibiymiş, sol elle tutmak varken nasıl doğal olurmuş. Doğal nedir bir kere? "Doğada olan" mıdır? Doğada var işte. Google it, eşcinsel olarak çiftleşen bilmemkaç tane hayvan türü var. Onu geçtim, "insan" adlı hayvan var bir kere.

-Eşcinseller üreyemiyorlarmış bu yüzden doğal değilmiş. Her seks yapan heteroseksüel çift üremeli mi o zaman, nedir? Doğum kontrol yöntemleri, el ele tutuşmak, öpüşmek falan o zaman yapılmasın, doğal değil. Ayrıca üreme yeteneği olmayan heteroseksüel insanlar da seks yapmamalılar o zaman.

-Üremekten bahsedince olay tamamen "seks"e bağlı hale geliyor. Eşcinsel insanların hayatının tek amacı seks yapmak mıdır? Eşcinsel ilişkilerin tek olayı seks midir? Bu seks bakış açısıyla bakarsak her kadın-erkek içeren sosyal ilişkinin tek amacı seks midir? Saçmalık tamamen.

-Hastalıkmış eşcinsellik. Buna diyecek birşey bile bulamıyorum. Asıl nefret dolu, zarar verici ve hastalık olan homofobidir.

-Eşcinsellik kader değilmiş. Seçiyoruz yani. Böyle beyinsizlerin olduğu bir toplumda kim bile bile kendi isteğiyle eşcinsel olmayı seçer ki? Ayrıca bu adama gidip neden heteroseksüel olduğunu sorsak "Öyleyim çünkü" der eminim. Ben de böyleyim işte. Öyle ya da böyle doğmak, işte bütün mesele bu. Seçimle falan alakası yok bunun.

-Bir insan neden bu kadar güçlü bir şekilde homofobik olur? İlk bahsettiğim şeye geliyor konu. Normal bir insan umursamaz, geçer gider. Gerçekten böyle insanların gizli eşcinseller olduklarına ve kendi closet'larının acısını out insanlardan çıkarmaya çalıştıklarına inanıyorum. Gerçekten, yarası olmayan gocunmaz çünkü.

-Sex Addict diye birisi son derece gay olduğunu bas bas bağıran entry'ler yazmış bir sürü, hepsi de çok aklı başında ve seviyeli şeyler olmasına rağmen verilen tepkiler çok leş. "Homofobik değilim ama gözümüze sokuyor, rahatsız oluyorum". Rahatsız oluverin bir zahmet. Heteroseksüel olduğunuz için canınız, işiniz, aile-arkadaş ilişkileriniz tehlikeye girmiyor, şurada 10 dakika rahatsız oluverin yani lütfen. Çok oluyorsanız okumayın, zorla mı? Siz heteroseksüelliğinizi sokmuyor musunuz milletin gözüne? Sokakta el ele gezip barlarda öpüşmüyor musunuz? Sinema, televizyon, kitaplar, sosyal ortamlar, her yeri ele geçirmediniz mi zaten? Biraz rahatsız olmanız problem değil bence, evet. İnsanları rahatsız ede ede kazanılıyor bazı şeyler.

"Sex Addict bana homofobik damgası yapıştırdı, değilim ben". Sen ona gay damgası yapıştırmadın mı? Homofobi illa şiddet değildir ayrıca. Orada "heteroseksüelliğin x olması" diye bir topic yokken "eşcinselliğin x olması"ndan bahsedilmesi ayrımcılık değil midir? Senin gibi olmayanı "öteki"leştirmek değil midir?

Daha çok şey bulabilirim bu konuda söyleyecek, ama gerçekten bir kulağından girip bir kulağından çıkıyor insanların, zamanıma yazık o yüzden.

Bu arada Avatar'a gittim dün, 3D mükemmeldi.

--spoiler--

Filmin tamamı Irak'taki ABD işgali eleştirisiydi bu arada, dikkatini çekti mi kimsenin? "We'll fight terror with terror" lafı -gayet Mr Bush'un ağzına yakışır bir laf-, yerlilerin dinlerine bağlı oluşuyla dalga geçen ve bilmedikleri bir yerde savaştıkları için herşeyi eline yüzüne bulaştıran Amerikalılar, oraya gezegenin doğal kaynaklarını sömürmek için gitmiş olmaları... Çok aynıydı yani.

Monday, 21 December 2009

then the clouds will open for me

Son 3-4 saattir aşırı bir sıkıntı var içimde. Nasıl anlatsam bilemiyorum, hani bazen çok alışılmadık şeyler olur ve gün çok "yabancı", "garip" gelir insana. Huzursuzluk. Rahatsızlık. Kötü birşeyler olacakmış gibi. Brittany Murphy'nin ölüm haberini aldım, hemen sonra babam aradı ve sonra şu aşağıdaki postta bahsettiğim olay oldu. Normalde erken uyuyan bir insan olarak babamın Türkiye saatiyle gecenin 1 buçuğunda beni aramış olması *çok* anormal bir durum. Telefona yetişemedim, sonra da 2-3 kere aradım, açmadı. Birine birşey mi oldu diye korkuyorum ve endişeleniyorum, kafamda bir sürü senaryo yazıyorum ve trajikomik bir şekilde düşüncelerime Placebo - Then The Clouds Will Open For Me eşlik etmeye başlıyor.

I don't want to be forgotten
I can't be alone, so don't you dare leave me
It's like coming home to a skin that has died
Human voices like a drum
And they're looking right through me
Scatter the ashes one more time for me, one more time for me

Then the clouds will open for me
Gonna meet my Jesus Christ
I see history playing before me
For pleasure and passion you play the price

Sadness the name of the spike that took me
I'll make that's all like some raging, hard, horny Mephistopheles
Who came for my soul

Sunday, 20 December 2009

i like my beers cold and my homosexuals flaming




American Apparel - Legalize Gay tshirtüme birkaç gün içinde bir adet limited edition Marc Jacobs kardeş getirmeyi planlıyorum. Sonra eşcinsel haklarıyla ilgili düşünmeye başlıyorum.
Amerika'da insanlar birkaç eyalette değil tüm ülkede yasal olarak evlenebilmek için -ya da o birkaç eyalette evlenebilmeye devam edebilmek için- uğraşırken İngiltere'de insanlar evlenebiliyoruz-iyi-güzel-ama-kilisede-evlenemiyoruz derdindeler. Kendilerini rezil, günahkar varlıklar olarak gören bir dinin neyine hala inanıyorlar o da ayrı bir merak konusu benim için, ama LGBT kiliseleri falan filan var, demek ki bir yolunu buluyor insanlar. Neyse, bir de bu aralar İngiltere'de homofobi arttı muhabbetleri yapılıyor sürekli medyada. Yılda 60 tane homofobi şikayeti oluyorken 66'ya çıkmış çünkü, falan filan. Uganda'da eşcinsellere ölüm cezası verilmesi konusunu günde 208274 kere duyuyorum bu aralar. İnsanlar o kadar özgürlüğe alışık büyümüşler ki, kendi ülkelerinde 40 yılda bir olan 1-2 olay dışında kınayacakları şey olmadığı için günlerdir dünyanın öbür ucundaki insanlar için neler yapılabileceğini tartışıyorlar. Onlar için "normal"i bu, böyle olmayan bir dünya hayal bile edemiyorlar. Önceki günkü Foreign Policy dersimde Avrupa Birliği-Rusya zirvesi simülasyonu yapıyoruz. AB tarafındakiler Rusya'ya "İnsan hakları ve modern düşünce "Avrupalı olma"nın en önemli noktasıdır, Ruslar homofobikler, hazzetmiyoruz" şeklinde birşeyler söylüyorlar. "Ah canım" diyesim geliyor kendilerine, aklıma Türkiye geliyor. Birileri sonunda cesaret edip Aşkın L Hali diye bir kitap yayınlıyor, "doğal olmayan cinsel ilişki"den bahsettikleri için yargılanmaya başlıyorlar. 2009 yılında AB'ye girmeye çalışan bir ülkede oluyor bu. İşin acı kısmı ise kitabın en ufak bir müstehcenliğinin olmaması (olsa ne olur onu da anlamış değilim, zorla mı okutuyorlar). "AŞK HİKAYESİ ONLAR BE KARDEŞİM" diye bağrınasım geliyor. Aşkın doğalı, doğal olmayanı mı olur?
İşiniz gücünüz mü yok diye sormak istiyorum, sinirleniyorum, sonra "müstehcen" bir kelime (F hali) içeren bir tepki verirsem beni de yargılarlar falan diye sadece "Yarattın bari takip et" diyorum. Bence herkes açılıp eşcinselliğini insanların gözüne soksa, inadına kendini aşırı şekilde gösterse hayat süper olur.