Monday 18 February 2008

another kind of love it's easy to forget

Dünyanın en seksi oteli olan Adam&Eve'den dönmüş bulunuyorum. Sabiha Gökçen Havaalanı'nın kapatılması, uçuşumun iptal olması, birden herkesin Atatürk'e inecek uçaklara akın etmesi, Atatürk uçuş fiyatlarının borsa modunda 10 dakikada 250 YTL'lere çıkması, Atatürk'e inecek bir uçağa bilet almak zorunda kalmam, 18.45te kalkması gereken uçağın 22.30da kalkması, Yalova'da yapılan "Önümüzde şu an 25 uçak bekliyor, biz de yaklaşık 1 saat havada beklemek zorundayız" anonsu, gece yarımda ancak inebilmem, 1'de Havaş'a binip Kozyatağı'na gitmem, deli gibi karın altında yarım saat boyunca taksi bekleyip götümün donması ve saat 2.30da nihayet eve ulaşabilmemden sonra işte yine burdayım.

Otele çok bayıldım. Koridordaki ordaki burdaki tuvaletlerde bile her kabinde sürekli olarak fashion tv ve türevi kanalların yayını yapılarak tuvalette bile modaya ayak uydurmamız sağlanmıştı. Burberry Prorsum defilesi izleyerek fuhuş kırmızısı ışıklandırılmış bir tuvalette çalan Love Will Tear Us Apart eşliğinde takılmak garip oluyor.

Ünlü Dirty tuvalet koridorunu utandıracak olan koridorlarda tek bir tanecik bile ışık yok ve tavan, yer duvarlar, hepsi simsiyah. Koridorların dönüş yerlerine konulan ve insana yön duygusunu kaybettiren ayna duvarlara ise yanlışlıkla çarpma korkusu duyarak, önünü göremeden karanlıkta zar zor yürüyen ben; cidden o koridorlarda çok çılgın kısa filmler çekme isteğiyle doldum bir an. Sanırım kendileri otelin cehennem konseptini sembolize ediyorlardı.

Cennet konsepti ise odalar olmalı. İstanbul'daki evimin tamamından büyük olan -ve thank god tek başıma kaldığım- süitime adım attığım anda yaşadığım "oha lan bu ne" duygusunu sizlere anlatamam. 3 tane 5 kişinin rahat sığacağı kadar king size bed ve terasta da 3 tane daha çift kişilik yatak vardı. Terasta Adam ve Eve'ler çift kişilik yataklarda orgy mi yapıyorlar diye düşünmedim değil. 2 tane plazma tv, salonun ortasındaki renkli ışıkları yanıp sönen jakuzi ve yatağın yanındaki saunayı görünce, doğumgünümü orada kutlamak istediğime karar verdim. Evet gerçekten de en büyük süiti tutup 10 favori insanımla kutlamak hiç fena olmaz.

Ayrıca birisi Yeditepe'yi bir gün daha tatil etsin lütfen, bu havada okula gidemem yarın.

you close my eyes and soothe my ears
you heal my wounds and dry my tears
on the inside of this marble house i grow
and the seeds i sow will grow up prisoners too