Friday, 26 September 2008

control yourself, take only what you need from me

Bugün aldığım 2. telefonumun da pembe olması sanırım işin bokunu çıkarmak sayılabilir bir bakıma, ama gerçekten pembe V3'ümle yan yana pek bir yakıştılar, ayırmak istemedim onları.



Yeni İngiliz hattımı da sonunda almış bulunuyorum böylece. Orange sağolsun bedava Facebook ve Msn erişimim de var. Mutlu oldum.

Ev arkadaşlarımın birine tapıyorum, diğer ikisiyle de çok iyi anlaşıyorum ama kızların birisi gerçekten çok uyuz. Eve adımımı attığım anda diğer herkes "Hello!! :) " yaparken kızın bana bir soğuk bakışı vardı ki anlatamam. Ve dandik kısmı yan odamda yaşıyor kendisi, 24 saat bangır bangır müzik dinliyor, eve erkek atıyor, sinirleniyorum. Zaten etrafımdaki herkes Freshers hastalığına tutulmuş, ailelerinden ilk kez uzak olan İngiliz gençleri özgürlüğü tatma hevesiyle kendilerini alkole vurup 24 saat partiliyorlar. Evet abartmıyorum gerçekten, hiç böyle diyeceğimi sanmazdım ama yanlarında yaşlı teyzeler gibi "benden geçti" modunda hissediyorum kendimi, ben ki alkolik ve ortamcı bir insan olarak bu gençlerin geçtiğimiz cumartesi gecesinden beri ARALIKSIZ, gerçekten tek bir gün ara vermeden yerlerde sürünecek kadar sarhoş olup sabahlara kadar eğlenmelerini şaşkın bakışlarla izliyorum. Şahsen benim enerjim bunu haftada 1-2 kez yapmaya yetiyor en fazla, her gün değil. Umarım dersler başladıktan sonra durulurlar, yoksa her gece evimde 20 tane al yanaklı İngiliz genci içip dururken çalışabileceğimi sanmıyorum.

Aideen'le buluştuk bugün, bir insan bu kadar mı sevilir!! Doğal kızıl saçlar, çiller, açık yeşil gözler ve şirin ötesi bir İrlanda aksanı. Ve bütün gün alışveriş yaptık. Bayıldım.

Bu gece Klaxons'ın seti var sevgili okulumuzun club'ında. Gençler şimdiden sarhoşlar. Saat daha 19.30 çocuğum.

Thursday, 25 September 2008

for my first girlfriend, may our relationship finally rest in peace

I finally got to watch "The Incredibly True Adventure of Two Girls in Love" today. I had seen the first 10 minutes about 6 months ago in Istanbul, and finished it over here in Canterbury half an hour ago.

The credits of the film caught my attention: "For my first girlfriend, may our relationship finally rest in peace." It's kind of ironic that around the time I began watching that film 6 months ago, I was trying very, very hard to get over my first girlfriend. I'm still not over her, and I probably won't ever be, but I'm finally at peace with her not being part of my life anymore. So, may our relationship finally rest in peace..


There is that in me - I do not know what it is - but I know it is in
me.

Wrench'd and sweaty - calm and cool then my body becomes,
I sleep - I sleep long.

I do not know it - it is without name - it is a word unsaid,
It is not in any dictionary, utterance, symbol.

The past and present wilt - I have fill'd them, emptied them.
And proceed to fill my next fold of the future.

I too am not a bit tamed, I too am untranslatable,
I sound my barbaric yaws over the roofs of the world.

I bequeath myself to the dirt to grow from the grass I love,
If you want me again look for me under your boot-soles.

You will hardly know who I am or what I mean,
But I shall be good health to you nevertheless,
And filter and fibre your blood.

Failing to fetch me at first keep encouraged,
Missing me one place search another,
I stop somewhere waiting for you.

Tuesday, 23 September 2008

no beach party for me tonight

Went to the Beach Party and saw the queue which was about 2 miles long. Then we decided to head back to Mungo's for a drink. "A drink" turned out to be 3 drinks, I owe Beth 10 quid, and Jamie a Snakebite.

I met some freshers, joined them for a fag, then we went back to the Venue about an hour later. They wouldn't let me in as I hadn't registered and didn't have my school ID. I came back home, and didn't get lost for the first time in the last 3 days. I should buy myself a Snakebite for that.

Oh, the Snakebite. Apparently it's some cocktail with some juice+cider+beer. It's quite the student drink, getting you drunk easily and quickly. I'm not very keen on beer myself but I must admit beer tasted awful after 2 snakebites last night, I could swear I felt something was missing. It's a nice drink, anyways.

I have to register with the police because I'm from some third world country and actually might turn out to be some Islamic terrorist working her way on some sort of jihad. So I have to register tomorrow or I might get into some serious trouble. I seriously hate being a Turkish citizen sometimes.

I bought 70 pounds worth groceries today, and guess what, the only thing that they failed to deliver was a fucking duvet. Seriously, if luck has anything to do with it, then whoever the hell is controlling it must be having a good laugh at me for the last few days. I need my bloody duvet, I've been freezing for the last 3 nights. I miss my home in Istanbul and actually I've been thinking what the fuck was wrong with me to decide to leave everything and move here in the first place.

I have loads of things I need to do tomorrow and I don't feel up to it *at all*. The bank account. The SIM card. Registration. Bollocks, I'll just go to sleep.

Monday, 22 September 2008

freshers week is on

Zerofeelings İngiltere'den bildiriyor.

Cumartesi sabahı havaalanı telaşıyla başlayan yolculuğumun ilk dakikalarının içine Kıbrıs Türk Havayolları ile gitmek konusunda verdiğim dandik karar nedeniyle sıçıldı. 35 kilo bagaj fazlası olan -abartmıştım biraz evet- benden 475 YTL ekstra bagaj parası istediler. "Çüşşş yok artık be" diye olay yerinden uzaklaşıp olayı mafya babama iletmem, onun da görevliye 10 dk bağrınması sonucu ekstra valizlerimden birini ücretsiz olarak aldılar, diğerini de bırakmak zorunda kaldım. Kaderin garip bir oyunu sonucu bütün kışlıklarım, uzun kollularım, montlarım, deodorantlarım, en sevdiğim t-shirtlerim, en sevdiğim yorganım, yani kısacası en gerekli eşyalarımın hepsini daha sonra kargoyla yollanmak üzere İzmir'de bırakmak zorunda kaldım. Özetle, düz bir siyah t-shirt, bir pantolon ve 1-2 olsa-da-olur-olmasa-da-olur t-shirtümle ve 1 valiz dolusu topuklu ayakkabıyla kalmış durumdayım. Geceleri yorgansız ne kadar donduğumdan bahsetmiyorum bile.

Hayatımda gördüğüm en dandik uçağa adımımı attığımda KTHY ile bir daha uçmayacağımdan emindim. Gerçekten uzun süreli bir uçak yolculuğuna her yolcunun kendine ait bir ekranı olmayan minicik bir uçak verildiğini ilk kez gördüm. Ayrıca uçağın içi çöp doluydu. Türk Havayolları'nın kazıklama politikasını geçen gördüğüm tek havayolu ayrıca KTHY, 475 YTL bagaj parası verene kadar 420'ye 2. bir bilet alıp bagajımı yanımdaki koltuğa oturtur, kemerini de bağlar öyle götürürdüm be kardeşim, sinirleniyorum yine bak şimdi.

Ayrıca Pasaport Kontrol'deki adama da selam etmek istiyorum buradan, götünüz kalkmış sizin götünüz.

Neyse, onun dışında herşey süper geçmekte. Birbirinden güzel ve taş, ayrıca süper müzik zevki sahibi 4 İngiliz'le birlikte yaşıyorum, çok eğleniyoruz, hatta Cumartesi'den beri arka arkaya parti modunda geçmekte gecelerimiz. Evimiz de tüm Willows Court'un parti evi ilan edildi sanırım, çünkü ne zaman salona insem 100 tane tanımadığım insan bas bas Bloc Party açmış oturmuş içiyor oluyor.

Cumartesi gecesi barcrawl ve dün gece speed mating'den sonra alkol ve "Let's mingle" cümlesinden nefret etmiş durumdayım. Ama bu gece Beach Party var?