Thursday, 17 April 2008

you're getting on my last nerve

Geçtiğimiz Perşembe 10000 olan blog hit sayım, 1 hafta içinde 10221 olmuş. Bu da günde ortalama aşağı yukarı 30 insan bakıyor demek oluyor. Bloguma hangi insanlar, neden bakıyorlar, ya da okudukları hakkında neler düşünüyorlar bilemiyorum. Merak ediyorum. Anonim yorumlara izin verseydim ya da shoutbox koysaydım bu merakımı giderebilirdim. Ancak hedef kitlemin bir kısmının büyük olasılıkla beni hate mail tarzı yorumlara boğacağını tahmin ettiğimden ve anonim-olarak-laf-sokmaktan-başka-işim-gücüm-olmayacak-kadar-eziğim insanlarıyla uğraşmak istemediğimden bunu yapmıyorum.

Blogumun başlığından da anlaşılabileceği gibi bu blogu sıfırlaşma sürecimde ilaçların etkilerini görebilmek için açmıştım, ya da bu sadece kafama göre saçmalayabilmem için bir bahaneydi. Prozac başlarda süperdi, gerçekten kendimi hiç o kadar rahat ve umursamaz hissettiğim başka bir dönem olmadı hayatımda. Sonradan yine başladığım yere geri döndüm. Prozac'ın yan etkileri miydi, yoksa alkolü çok abartmış olmamdan mıydı, bilemiyorum. Efexor'den memnunum sanırım. Prozac'taki gibi rahat ve huzurlu değilim, sadece normal ve depresif olmayan bir insan gibi hissediyorum. Ritalin'in mucize bir ilaç olduğunu düşünüyorum. Algı, konsantrasyon ve dikkati über artırıyor, ayrıca beyninin sonuna kadar çalıştığını hissediyor insan. Concerta'nın ise yemek düşününce tiksinmemi sağlamaktan başka bir etkisi olmadı. Uyku ilaçlarıyla ise tam bir aşk ilişkisi yaşıyoruz. Onlarsız olmuyor, ama onlarla da olmuyor. Birlikte olunca, sabah uyanamıyoruz.

Peki bu kimyasal sıfırlama süreci başarılı oldu mu? Gerçekten zerofeelings bir insan olabildim mi? Galiba oldu. Plasebo etkisi, kendimi hissetmemeye şartlamam, ya da ilaçlar, bilmiyorum. Ama oldu. Peki aslında istediğim bu muymuş? Bence değilmiş. Çok sıkılıyorum bu şekilde.

Monday, 14 April 2008

suffer you gladly

Gündüz son derece normal bir ruh hali içerisinde CSI: Miami izlerken birden çalmaya başlayan Unkle Bob-One by One, uzun zamandır yaşamadığım kadar şiddetli bir depresyon krizi tetikledi bende. "One by one, I suffer you gladly/ Your eyes are unkind, so don't look at me/ One by one, I suffer you badly" şeklindeki sözleri duyduktan sonra, titreyerek ağlama krizlerine giren ben, cenazeye giden tipler gibi en koyu renkli güneş gözlüklerimi takarak sigara almaya gittim, "Bi Marlboro Light alabilir miyim, *burun çekme efekti*" şeklindeki konuşmam ve bakkalın garip bakışları sonrasında eve döndüm, o saatten beri bir şişe Ice Tea eşliğinde yataktan çıkmadan ağlayıp o şarkıyı dinleyerek sigara içiyorum. Sanıyorum 7 saat falan oldu. Çok moralim bozuk bugün. Dolunay var yakında. Ben doğduğumda da varmış. Neyse. Kötüyüm bugün.