Friday, 20 March 2009

she's too posh for argos, she only shops in tescos


She don't need no diamonds, don't need no jewels
Her clothes and her shoes, they keep her cool

Alice is cool yeah Alice is cool
She's so fuckin cool she don't need to talk to you
Alice is cool yeah Alice is cool
She's so fuckin cool she don't need to skip school

Wednesday, 18 March 2009

why, oh why, that is the question

How did we get here?
When I used to know you so well..


Twilight soundtrack albümünü background music modunda dinlerken bu cümleyi duydum, hmm? diye dikkatimi iTunes'a yönelttim bir anda. Şarkı güzel, cümle hayatımda çok insana sormak isteyip soramadığım o soru. 2 adet A, bir adet O ve bir adet C'ye gelsin bu soru o zaman,


How did we get here, when I used to know you so well?


C dışında -o kendi mallığımdan kaynaklanıyordu- değer verdiğim hiç kimseyle olan ilişkim/arkadaşlığım benim umursamazlığım/özensizliğim/gereken çabayı göstermemem nedeniyle bitmedi. Gayet birbirimizin içine girmiş kadar yakın olduğum insanlar birden uzaklaşıyorlar, neden anlayamıyorum, sorduğumda "Yok birşey"imsi bir cevap alıyorum sanki salakmışım gibi, garipsiyorum cidden. 1 yıl sonra unutuyorum, yenisi geliyor yerine.

88'li bir kızın bu kadar güzel olmasını kınıyorum ayrıca.







Neden bilmiyorum, şu klibi buraya koyasım geldi. Ergen dönemimin yegane grubu HIM'in Join Me'sinin Ice Version klibini izlemektesiniz. Dünyada en sevdiğim klip olabilir kendisi. Ville Valo kadın olsa keşke.

Dün gece tek başıma trene atladım Londra'ya gittim, aşırı sıkıntı basmıştı ve Wotever diye bir barı merak ediyordum. Normalde hayatta tek başıma bar ortamlarına gidemem ama iyi ki gitmişim. Hayatımda gördüğüm en mükemmel, en "welcoming" mi desem ne desem yerdi. Londra'da pek fazla insanın bilmediği, müşterilerin genelini kadın olduğunu sokakta görseniz hayatta anlamayacağınız kadınların oluşturduğu queer/gender bender/trans/gay ve türevi insanlarla dolu küçük bir mekan. Drag performansı mükemmeldi özellikle. Ve benden başka etek giyen tek kişi 60 yaşlarında bir amcaydı. "Tek başıma sıkılıcam" modunda oturup Jack'imi yudumluyordum ki birden baby dyke'larla dolu bir masada buldum kendimi, bir sürü insanla tanıştım. Çok eğlendim evet, sonunda ait olduğum mekanı bulmuş olabilirim.

Ayrıca gay erkeklerin kızları sevme nedeni nedir? Ne zaman gay bir mekana gitsem "Ayy ne şirin şeysin sen" tepkisi alıyorum erkeklerden. Biri açıklasın.

Set me free why don't you girl
Get out of my life girl
Cause you don't really love me, no
You just keep me hanging on

Sunday, 15 March 2009

make us it, make us hip, make us scene


Just for the record,
The weather today is slightly sarcastic with a good chance of:
A. Indifference or
B. Disinterest in what the critics say


Issız Adam izledim, yine ağladım, Lisa ağlamadı. Altyazılı izleyince pek etkili olmuyor sanırım. İlk izlediğimdeki kadar fena olmadım, 1 saate normale döndüm hatta. İngiltere'de ve gözyaşlarımın sebebi insandan binlerce kilometre uzakta oluşuma bağlıyorum. Belki de cidden unutmuşumdur onu? Sanmıyorum. Unutmak istemem bile.

Mark Ronson-Version ve Panic! At The Disco-A Fever You Can't Sweat Out dinleyerek geçiyor günlerim. Mark Ronson'ın albümü tamamen bir Pazar günü İngiltere kırsalında hafif güneşli bir havada arabadayken dinlenesi hatta. Bu Ronson kardeşlerin ikisi de çok taş.

Guilty pleasure'larım olarak tanımladığım bazı şeyleri dışa çıkarmak istiyorum artık. Ama korkuyorum biraz ve ne yapacağımı bilemiyorum tam olarak.

Mango Kiss Region 2 DVD'si istiyorum ama 16 pound ödemek istemiyorum. Bugün Tesco'dan 60 poundluk yiyecek-içecek alışverişi yaptım, 20 poundu sırf alkol, pfh. Fakir hayatı yaşıyorum bu aralar.

Note to self: The Leather Daddy and The Femme

Oh, who said I'd lied ? - because I never, I never
Who said I'd lied ? - because I never

Oh, so I drank one
It became four
And when I fell on the floor ...
...I drank more

Stop me, oh, stop me
Stop me if you think that you've
Heard this one before

Nothing's changed
I still love you, oh, I still love you
...Only slightly, only slightly less than I used to, my love