Cumartesi günü Londra LGBT Onur Yürüyüşü vardı. Her yıl 50 binden fazla insanın katıldığı ve üç saat süren yürüyüşün geçen sene tamamına katılmıştım. Bu yıl kortejde yürüyen grupların hiç birine üye olmadığımdan ve geçidin rengarenk halini görmek istediğimden yürüyüşün geçit kısmını kenardan izleyerek sonuna katıldım.
Sabah arkadaşlarım geldi, boyandık, pankartlandık ve yürüyüşü en önden izleyebileceğimiz bir yer kapmak için erkenden Oxford Circus'a gittik. Bir saatten fazla yerde oturup geçidin bulunduğumuz yere ulaşmasını beklemek zorunda kaldık, kortej bize ulaştığında iki kilometrelik geçit güzergahının her iki tarafı da baştan sona onar sıra halinde izleyici doluydu. Çok renkli ve eğlenceli bir geçit töreniydi, çektiğim fotoğraflar
burada.
Bu arada Gezi ve Türkiye'deki LGBT onur yürüyüşüne destek olsun diye özene bezene hazırladığımız pankart yürüyüş boyunca pek çok kişinin dikkatini çekti, kenarda geçidi izlediğimiz sırada önümüzden geçen bir sürü insan bize İstanbullu olup olmadığımızı sorarak yalnız olmadığımız ve direnmeye devam etmemiz mesajını verdi. Pankartın fotoğrafını çeken bir sürü basın mensubu oldu. "İstanbul'da direnen arkadaşlarım var" diyen İngiliz bir trans kadına ve bize Türkçe olarak "Her yer Taksim, her yer direniş" diye bağıran İngiliz bir adama bile denk geldik :) Günün en süper olayı da kortej içinde yürürken pankartı gören ve birden elimizden kaparak pankartla poz veren bu adamdı:
Yürüyüş sonrası bir şeyler yedikten sonra Soho'ya döndük. Gay barların önünde halk ekmek kuyruğu gibi sıralar vardı, kalabalıktan yürünmüyordu, her sokakta bir parti vardı. Bira kutularıyla dolu pis yerlerde oturup pislik içindeki portatif tuvaletlere girmeyi bile nasıl olduysa dert etmediğim o şenlik ortamındaydık gece geç saatlere kadar. Çok, çok güzel bir gündü.
3 Ağustos'taki Brighton Pride'a kadar nasıl dayanacağım bilmiyorum.