Friday, 7 October 2011

paranızı çöpe atma yolu olarak Reeder

Aldığımdan beri topu topu 4-5 kere kullandığım Reeder'ım son zamanlarda 6-7 dakika işe yürümem dışında dışarı bile çıkmadığı halde bozuldu. Bozuldu dediğim, ekranın camı gayet normal olmasına rağmen ekranın altındaki e-ink muhabbetinin olduğu adını bilemediğim kısım çatlamış gibi görünüyor.

Bunun üzerine müşteri hizmetlerini aradım, ve daha 2 ay önce aldığım şeyin 2 yıl garantisi olmasına rağmen benden tamir için "150 lira + KDV" istediler. Yenisi zaten 240TL. Bunu duyunca fena halde tepem attı. Abartısız 1,5 saat önce bunu duyduğumdan beri burnumdan solur haldeyim.

- İlk olarak garantisi olan, alalı 2 ay geçmiş bir şeyi tamir için nasıl para istersiniz?

- İnsanlara "Hesap numaramız şu, 150 TL + KDV gönderin, 3-5 gün içinde tamir edeceğiz" diye mail atmadan önce "Şu şu şu nedenlerden garantiniz geçerli değil" demeyi akıl edemiyor musunuz?

- Bu ürün bomboş bir çantada, kılıf içinde, hiç bir darbe almadan 10 dakika gezdi diye bozulacak kadar hassassa, neden satmadan önce insanlara böyle bir uyarıda bulunmuyorsunuz? Zaten yüklediğim çoğu e-kitabın bir sayfasını 3 dakikada açtığını, hatta bazılarında direk kilitlendiğini fark ettiğim ve aldığıma zaman zaman pişman olduğum bu ürününüzün bir de sokağa çıkarılamayacak kadar hassas olduğunu bilsem, kesinlikle almazdım. İnsan dışarı çıkaramayacaksa, ne yapsın e-kitap okuyucuyu?

Eğer bunu alıp paramı tamamen iade etmezlerse, ya da ücretsiz tamir etmezlerse yemin ediyorum Ekşi Sözlük'ten başlayarak (ve hatta yıllardır açmamakta ısrar ettiğim halde bir Twitter hesabı açarak) aklıma gelen her türlü sosyal medya sitesinde ve tüketici hakkı sitesinde bu olayı duyuracak ve bir tüketici hakları derneğine başvurup yasal haklarımı öğreneceğim. 300TL'ye yakın para ödediğim bir şeyi iki ay geçmeden çöpe atmaya hiç niyetim yok, gerekirse hiç acımam bir o kadar daha parayı bir avukata verir ve bu işin peşini bırakmam. Çok uyuz oldum cidden.

Bir de işin en sinir bozucu kısmı, bana "Şu şu şu ürünümüzü alırsanız elinizdeki bozuk Reeder'ı bedavaya tamir ederiz" gibi 3-4 farklı teklifle gelmeleri. "Eğer bize 1000TL daha verirseniz onu bedavaya tamir ederiz" şeklinde. Tam bir enayi muamelesi. Müşterinize verdiğiniz değerin 0 olduğunu, müşteri memnuniyetine önem vermek yerine ne-yapsam-da-daha-çok-para-kazansam zihniyetinde olduğunuzu gördükten sonra ben niye gidip bir daha sizin ürünlerinizi satın alayım ki? Madem böyle hassas şeyler yapıyorsunuz, bozulunca da sorumluluk üstlenmiyorsunuz, garantiyi anında yok sayıyorsunuz, niye bir daha o riski alayım ki?

Bu ürünü ilk aldığımda 4-5 ayrı kişiye birden tavsiye etmiştim ve hepsi yurtdışından Kindle ve türevlerini almak yerine Reeder'ı tercih etmeyi düşünüyordu bu yüzden. Bundan sonra ne o insanların, ne benim Reeder'ın yanına bile yaklaşma ihtimalimizin olmadığını kesin olarak belirteyim.

Eğer Reeder almayı düşünen ve Google'dan Reeder diye aratıp blog'uma ulaşanlar varsa, size tavsiye: Kesinlikle gidin Kindle alın. E-ink ekranlarda bu şikayet çok sık görülüyor araştırdığıma göre, ve Amazon böyle bir durumla karşılaşan müşterilerine sorgusuz sualsiz yeni Kindle veriyor. Kindle'ının üzerine oturup ekranını kıran insanlara bile bedavaya yeni Kindle veriyorlar, o derece. Amazon'dan gönül rahatlığıyla alışveriş yapmak varken böyle şark kurnazlıklarına kanmayın.

Tuesday, 4 October 2011

the cnn effect

Hayatımda hiç bu kadar meşgul olmamıştım. Cuma sabahı İzmir'den Ljubljana'ya doğru yola çıktım, orada süper bir haftasonu geçirdikten sonra Pazar akşamı İstanbul'a geldim. Dün de bir gazetede staja başladım. Sabah kalk, işe git, kafanı kaldırama, eve gel, biraz nete gir, uyu şeklinde geçiyor günlerim.

Şu son 2 günde aldığım 3 ders:

1- 'Seks satar' muhabbeti her yerde olduğu gibi burada da geçerli. Bir yerinden seksle alakalı haberler mutlaka kendine yer buluyor.

2- Dış kaynaklardan haber derlemek kesinlikle haberi çevirmekle bitmiyormuş, bunu anladım.

3- Sürekli ajansları takip edip dünyada olan biten önemli her şeyden televizyon kanallarına ya da gazetelere düşmeden haberdar olmak, akşama haber bülteninde bir şey görünce "Ben bunu sabahtan beri biliyordum" diyebilmek insana sapıkça bir zevk veriyor.

Şimdi izninizle gidip kendimi yatağa atacağım.