Monday 23 April 2012

you fit me better than my favourite sweater

Aylardır arada sırada aklıma gelen bir şey var:

Ben "garage sale" söz öbeğinin Türkçe'de kullanılmasından fena halde nefret ediyorum. 

Kesinlikle Türkçe'ye-İngilizce-karıştırıp-dilimizin-içine-ediyorlar-bik-bik-bik insanı değilim. Ama bazen insanlar öyle laflar seçiyorlar ve onların öyle çok bokunu çıkarıyorlar ki, duymaktan bana sıkıntı geliyor.

Garage sale deyişinin kökeni insanların ıvır zıvır eşyalarını isimden de belli olduğu üzere genelde garajlarında satmalarına dayanıyor. Türkiye nüfusunun yüzde ikisinin falan garajı vardır herhalde. O yüzden bu lafın kullanımına sinir oluyorum. "Bahar temizliği" deseniz ve yaz-kış o lafı kullansanız bile daha iyi. 

"Garage sale" yerine kullanılabilecek bir laf öneremiyor olsam da, artık bunu görmek istemiyorum.

Bir diğer uyuz olduğum ithal deyiş:

"Nom nom nom"

İşte bu içimde tam anlamıyla kusma isteği yaratıyor. Garage sale x 1000.

**

İlk görüşmemizin üzerinden 8 hafta 2 gün, St. Patrick's Day'e denk gelen ilk date'imizin üzerinden ise 6 hafta 2 gün geçti. Hala çılgınlar gibi aşık bir ruh halindeyim. 

İki ay benim için kritik bir dönem. Şu ana kadar kime aşık olduğumu sandıysam, iki ay içinde mutlaka o heyecan ve aşkımsı hisler yok oldu. O kadar ki, şu ana kadar hiç gerçekten aşık olmadığım sonucuna ulaşmamın sebebi bu: Bu kadar kısa zamanda yok olan, bu kadar dayanıksız hisler bütünü aşk olamaz, olsa olsa infatuation (yoğun, ancak kısa süreli, aşık olduğunu sanma hali). 

Ayrıca şu ana kadar birlikte olduğum tüm insanların istisnasız hepsinin uyuz olduğum ufak özellikleri vardı: Saçlarını her gün yıkamamaları, ellerine bakmamaları, sinirime dokunan bir şekilde yürümeleri, garip kelimeler kullanmaları, aksanları, bilmem neleri. Bu özellikleri görmezden gelmeye çalışmak ilk günlerin heyecanı geçtikçe daha da zorlaşırdı ve iki ay sınırına dayandıktan sonra o minik şeylere de dayanamaz hale gelirdim. Şu anki sevgilimin içten içe değiştirmek istediğim en ufak bir özelliği yok. En ufak detayına kadar her şeyine bayılıyorum, her yönüyle benim için mükemmel. Ve hislerim zamanla azalacağına, onu daha çok tanıdıkça ve onunla daha çok zaman geçirdikçe artıyor. Geçen gün ona aşık olmaya başladığımı anladığım günkü hislerimi düşünüyordum, şu anki hislerimle kıyaslanamaz bile.

Mutluluk.