Thursday, 10 July 2008

wait a minute, what??

25 tane eş adayı hanım kızımızdan birini seçme konseptli bir reality show olan The Bachelor 6. sezon oldukça garip bir şekilde sonlandı. Son bölümde 2 kızdan birine evlenme teklif etmesi gereken bachelor Brad Womack, ilk kızı reddettikten sonra 2. kıza da "Sen aradığım tüm özelliklere sahipsin ama sana aşık değilim" şeklinde bir cümle kurarak kimseyi seçmedi. Bugün de -Türkiye'de anca yayınlandığı için bugün- kendisi neden kimseyi seçmediğine dair açıklamadan bozma birşeyler anlatıyordu. Görünen o ki bir gün hayallerinin kadınına deliler gibi aşık olacağına inanan Brad, onu %99 tatmin eden hiç bir ilişkiyi sürdürmek istemiyormuş. Kusursuzu arıyormuş kısacası.

Peki ben neden bundan bahsediyorum? Birinci olarak 35 yaşına gelmiş ve hala yalnız olan bir adamın böyle var olduğu bile kesin olmayan bir insanı beklemesi bana salakça geldi.

Asıl konu ise şu: İnsan tamamen hayallerindeki insanın aynısı olan birini bulana kadar başka kimseyle birlikte olmadan beklemeli midir?

Bana göre hayır. Neden?

1-Kimse ciddi bir ilişki içinde olmadan birkaç hafta ya da ay içinde tanıyabileceğiniz kadar basit değildir.

2-"Kusursuz diye birşey yoktur" muhabbetine girmek istemiyorum şimdi, ama var mıdır ki? 100 yaşında evinizde kedilerinizle yalnız bir şekilde ölmek istemezsiniz.

3-Biriyle birlikte olmadan yaşamanın ne anlamı var ki? İlla çılgınlar gibi aşık olmak gerekmez bunun için. Eğer o insan sizi mutlu ediyorsa yeterli.

4-Hayatınızın aşkı olmasa ve eninde sonunda ayrılacak olsanız da biriyle yaşama potansiyeliniz olan tüm mutlu anları da siliyorsunuz o insana bir şans vermeyerek.

5-Siz kendiniz kusursuz biri olmayarak kusursuz insanı hak ettiğinize nasıl inanabiliyorsunuz?

6-Başarısız ilişkiler ve kötü biten tecrübeler yaşamadan kendinizi nasıl geliştirmeyi düşünüyorsunuz?

Kısacası Brad Womack'in korkak ve salak bir adam olduğu düşünüyorum.

Wednesday, 9 July 2008

i kissed a girl and i liked it

Bugünlerde aşırı derecede birşeyler yaratmak isteyip sonra da hiçbirşey yapmadığımı fark ediyorum. Her gece tam uykuya dalmadan önce aklıma çılgın fikirler geliyor, "Yarın bunu yapayım" diyorum, ama asla yapmıyorum. Her gece aynı şey.

Bu sabah büyük kedinin küçük kediye tıslamasıyla uyandım saat 9 gibi. O saatten beri aklımda Rafet El Roman'ın Bir Melek Diliyorum şarkısı çalıyor. Biri de bana bir melek dilesin lütfen.

Dolabımda alıp 1 kez giyip unuttuğum, hatta etiketiyle duran tonlarca giysi olduğunu fark ettim, bugün hepsini alıp çöpe atmayı planlıyorum, tabii bu da gece planlayıp sonra hiç yapmadığım şeylerden biri olabilir her an.

Tüm mp3lerim ve yıllardır sakladığım binlerce fotoğrafın hepsi gitti bilgisayarımın bozulmasıyla birlikte. Back up yaptım diye hatırlıyordum, yapmamışım. Belki de yeni başlangıçlar daha iyidir.

2 gündür telefonum kapalıydı, şimdi açtım. Telefonsuz hayat daha huzurlu oluyormuş.

Espresso hazırladım kendime, yaratıcı dürtülerimin harekete geçmesini ve bütün gün boş boş oturmak dışında birşeyler yapma isteğiyle dolmayı bekliyorum.

1 haftadır Altay'la konuşmuyorum, tahmin ettiğimden daha az umrumda bu durum. Genel olarak herşeye bir ilgisizlik ve umarsızlıkla doluyum hatta bugünlerde. Son 1 haftada yaşadığım pek çok sinir bozma potansiyeli olan duruma rağmen son derece mutluyum, Altay hayatımda yok ve ben hala yaşıyorum. Bu bana birşeyler anlatmalı. Onun hatalı olduğunu düşünüyorum ve ne kadar istesem de onu aramayı düşünmem.

Hayatımın bir diğer önemli kişisi olan Cansu'yla da haftalardır konuşmadım, ve bu da hiç umrumda değil. Çok garip ama gerçekten de "eeh bana ne ya" şeklinde hissediyorum eskiden olsa günlerce ağlayacağım durumlar hakkında. Zerolaşma sürecim 1 yıl sonra bir işe yaramaya başladı galiba.

Doğumgünüme 11 gün kaldı. Geçen yılın çılgın partisinden sonra bu yılı mümkün olduğu kadar sessiz sakin geçirmek istiyorum. Bana hediye alacak olanlar Absolut Colors alabilirler.

İngiltere'ye 16 Eylül'de gideceğim kesinleşti. Then again, kimseyle pek bir iletişim içinde olmadığım için annemden başka kimse bunu bilmiyordu şu ana kadar.

Hayatımda ciddi potansiyel sahibi bir insan var sonunda. Daha önceki kısa süreli küçük heyecanlarım gibi olmaması için yavaştan almaya karar verdik aramızdakileri.

Odamı boyamayı düşünüyorum ama her yarım bıraktığım şey gibi onu da yarım bırakırsam odam iğrenç olur diye korkuyorum.