Saturday 19 March 2011

middle-aged teenagers

Çok ilginç bir gece geçirdim. Aslında gayet evde sakin sakin oturup tezimle ilgili bir şeyler okumayı planlıyordum. Her şey dersten sonra bölümün hazırladığı bir seminere katılmamla ve hocaların seminerde bir masayı şarap şişeleriyle doldurup "İstediğiniz kadar için" demeleriyle başladı. Beni tanıyorsanız alkol alınca evde sakin gece isteğimin yok olduğunu tahmin edebiliyorsunuz. Neyse, seminerden sonra Soho'ya sadece haftasonu için burada olan Türkiye'den bir arkadaşımı görmeye gittim. First Out'ta buluştuk, 1 saat sonra falan onun evinde kaldığı arkadaşı ve onun kız arkadaşı gelecekti, 2.5 saate anca geldiler. Ve geldikleri gibi "Biz çok açız, hemen bir şey yememiz lazım" dediler. "Burada yiyin" dedim, "Olmaz" falan dedi evinde kaldığı kadın (EKK), ve "Hadi McDonaldsa gidelim" yaptı. Yakın zamanda ayağımın kırılmış olduğunu, hala iyileşmediğini, 5 dakika uzaklıkta bile olsa McDonalds'a yürüyemeyeceğimi söyledim (zaten iş yürümekle bitmiyor, Cuma gecesi Soho'da McDonalds'ta yemek yemek = 15 dakika ayakta sıra beklemek). Arkadaşımı da alarak yemek yemeye gittiler. Tek başıma 1 saat gelmelerini bekledim, geldikten sonra "Burdan nereye gitsek" muhabbeti başladı. "G-A-Y'a gitmek istiyorum" diye tutturdu EKK. Ben de çeşitli nedenlerden dolayı oraya gitmek istemediğimi söyledim.

1- Önceki bir yazımda da belirttiğim gibi hiç hoşlanmadığım bir mekan G-A-Y.

"G-A-Y fena halde mainstream olduğundan, cheesy pop tabir edilen şeyler çaldığından, içerideki kitle 18-24 yaş arası skinny jean'li queen erkeklerle ya aşırı kadınsı ya da chav kızlardan oluştuğundan, biraz önce bahsettiğim gibi hetero olduğu halde meraktan gelen kitle bol olduğundan ve genel olarak clublardan artık hazzetmediğimden gideceğim bir mekan değil."

2- Sabah otobüs bozulup okula 2 durak kala durduğundan, ve zaten geç kalmış olduğumdan 20 dakika boyunca koştura koştura yürümek zorunda kaldım. Sonra yine metroya koşturdum, metroda ayakta gittim, sonra yine koşuşturmaca hat değiştirdim, sonra First Out'un yanındaki metro istasyonu kapalı olduğundan bir önceki durakta inip yine bir 15 dakika yürümek zorunda kaldım. Yani oraya gittiğimde ayağımın fena halde ağzına sıçılmıştı çoktan. G-A-Y'a gitmek demek 15 dakika yürümek, bütün geceyi ayakta geçirmek ve sonra o 15 dakikayı otobüs durağına geri yürümek anlamına gelecekti.

Sonuç olarak kadına ayağımın durumunu bir kez daha açıklayıp daha yakında olan bir mekan önerdim. "Bu saatte orda ortam yoktur" diye istemediğini söyledi. Londra'yı ziyarete gelen arkadaşıma sordum nereye gitmek istediğini, fark etmediğini söyledi. Biz hala karar vermeye çalışırken EKK gayet assolist havalarında masadan kalkıp bana "Valla ben G-A-Y'a gideceğim, gelirsen gelirsin, gelmezsen gelmezsin" deyip mekandan çıktı. Bu noktada ben kadına fena halde sinir olmuş olduğumdan G-A-Y'a gideceğim varsa da böyle bir tavırdan sonra o insanla aynı mekanda olmak istemediğimi söyledim. Biz de dışarı çıktık, benim o sırada sinirden, aşırı alkolden ve fena premenstrual olmaktan gözlerim dolmuştu, onlar G-A-Y'a gittiler, ben de dışarıda bir sigara yaktım. Gayet sokak ortasında bildiğiniz ağlıyordum ki, First Out'tan çıkan çok güzel bir kadın yanıma geldi, "İyi misin" diye sordu, biraz konuştuk, onun sigarası bitti, içeri girdi, beni de yanına çağırdı ama o sırada keyfim çok kaçmış olduğundan eve gittim.

Bütün bu olaylar arasında en acayip bulduğum nokta EKK insanının 35 yaşında falan olmasıydı. Böyle "Kim ne derse desin ben bunu yapıcam, istemeyen siktirsin gitsin" türü anaokulu çocuğu tutturmalarının o yaşta bir insandan gelmesini çok ilginç buldum; ama G-A-Y gibi ergen bir mekana gitmek için bu kadar çıngar çıkartan ve neredeyse annem yaşında olup hala "ortam mekan" arayan birinin böyle davranması normal galiba.

Ageist olmak istemiyorum ama belli bir yaşı aşmış insanlardan daha az saçma sapan davranış bekliyorum. Ben bile böyle davranmayı 16-17 yaşında bıraktım.

Ve sanırım benim ayağımın durumunu insanlar yeterince ciddiye almıyorlar.

2,5 yıl önce 1 saat boyunca mega hızlı yürümek zorunda kaldığım bir günden sonra sol ayağımda inanılmaz bir ağrı başladı. 2 ay boyunca geçmeyince röntgen çekildi ve parmaklarımı bileğimle birleştiren kemiklerin birinde iyileşen bir stres kırığı olduğu tespit edildi. O zamandan bu zamana kadar olan 2,5 yıllık süre boyunca o kemik aynı yerden defalarca yeniden çatladı, ve acilen 20 kilo falan vermediğim sürece ya da ameliyatla düzeltilmediği sürece iyileşme ihtimali yok. Tüm bu süre boyunca sürekli ayağıma göre plan yapmak zorunda kaldım: Çok gezip görmek istediğim bir sürü yere gidemedim uzun süre yürüyemediğimden, yapmak istediğim bir sürü şeyi yapamadım, ayakta duramadığımdan club/konser/müze türü yerlere gidemiyorum kaç yıldır, dışarı çıkarken metro ya da otobüse yakın yerlerde plan yapabiliyorum sadece, ve bir mekana oturduktan sonra o mekanda kalıyorum genelde bütün gece, diğer insanlar gibi oradan oraya gezme imkanım yok çünkü. Ve bir kere olsun 5 dakikadan fazla ayakta durmak ya da yürümek bana 3-4 gün boyunca ayağımda sürekli bir ağrı ve sızı olarak geri dönüyor. Dışarıda geçirdiğim ve yarım saat falan ayakta kaldığım bir geceden sonra 2 gün üstüne basamıyorum bazen ayağımın, sadece tuvalete gitmek için yataktan çıkıyorum.

Dolayısıyla insanlar bana "Oraya yürüyemem" dediğimde "Nolucak canım, 5 dakikalık yol" dediklerinde sinirim tepeme çıkıyor. Sizin gözünüze kolay görünen o 5 dakika eğer o gün zaten ayağımı çok zorlamışsam benim için gerçekten yürünmesi imkansız bir mesafe. Bu durumuma engelli bir insana gösterileceği kadar saygı gösterilmesi için (ki bana göre bu gayet "engel" kategorisine giriyor, çok uzun süreli olduğu için) illa koltuk değneğiyle mi gezmem gerekiyor?

O yüzden lütfen bunu okuyorsanız bana "Aa hadi ama, 2 dakika alt tarafı" türü şeylerle gelmeyin.

No comments: