Tuesday, 15 March 2011

one love's not enough

Bu seneki One Love Festival'in sponsorun Efes Pilsen olması nedeniyle +24 olacağını öğrendim az önce. Ruh halim: livid (ing. çok kızmış, öfkeli, hiddetten mosmor kesilmiş).

Bir sinirle annemi arayıp olayı anlattığımda da "İşte Türkiye'ye dönünce oyunu kullan ki bu adamlar gitsin başımızdan" tepkisi aldım. "Bu adamlar"ın yakın zamanda başımızdan gideceğine dair bir umudum yok malesef.

Ve sinirliyim.

En sevdiğim gruplardan biri olan Yeasayer'ı izleyemeyeceğim için sinirliyim.

Yıllardır görmediğim arkadaşlarımla yeniden bir araya gelebileceğim bir ortamdan mahrum bırakılacağım için sinirliyim.

16 yaşındayken bile Rock'n Coke'a gidebiliyorken, 22 yaşında olduğum halde bir festivale gidemeyeceğim için sinirliyim.

Hayatı yaşamışlığı muhtemelen benden çok daha az olan insanların benim bu yaşımda nereye gidip nereye gidemeyeceğime, nelerden "korunmam gerektiğine" karar verme hakkı olmasına sinirliyim.

Bu insanları başımıza getiren cahil Türk halkına sinirliyim.

"Bu sene +24 olacağız" açıklaması yaparken yıllardır festivallerine bir ton para kazandırmış olan ve hedef kitlelerinin çoğunluğunu oluşturan 18-24 yaş arası kitleye en azından bir "Çok üzgünüz, ama..." deme saygısını gösterememiş One Love organizatörlerine sinirliyim.

Çok daha şeye sinirliyim aslında, ama 22 yaşındaki blog yazarına dava açan başbakanın bir sonraki kurbanı olmak istemiyorum.

O zaman Yeasayer'dan Madder Red gelsin.


Bir de insanlar soruyorlar "Neden İngiltere'de yaşamak istiyorsun, neden ülkene dönüp vatandaşlarına hizmet etmek istemiyorsun" falan filan diye. Peh.

2 comments:

turuncu said...

e peki herkes giderse, kim insanlara farklı hayatlar da olabileceğini söyleyecek/gösterecek?

zerofeelings said...

türkiye'ye döndüğümde gerçek hayatta, yurtdışındayken de internet ortamlarında karşıma çıkanlara zaten bunu göstermeye çalışıyorum; ve bazı insanlar o kadar kapalı zihinli ki, bunu yılın 365 günü yapacak sabrın bende olmadığına inanmış bulunuyorum.

ayrıca toplumun baskın grubuna mensup olmadığı için dışlanan/saldırılan/"underdog" yerine konan insanların kendilerine bunu yapan baskın grubu eğitmek gibi bir sorumlulukları olmamalı. kendini kendi bakış açısının dışında kalan şeylere dair eğitmek herkesin kendi sorumluluğu.