Tuesday 22 March 2011

leave all your love and your longing behind...

... you can't carry it with you if you want to survive.

İngiltere Starbucks Mart ayı boyunca her Perşembe bir içecek alana bedava bir şeyler veriyor. Önceki Perşembe yeni çıkan mini tatlı serisi Starbucks Petites'i tanıtım amacıyla ücretsiz dağıtıyorlardı, ama popomu kaldırıp 2 dakika yürümeye üşendiğimden gidip almamıştım.

Kira ödemeye çıktım az önce, para çekmek için HSBC'ye gittim. Hesabımda para olduğu halde günlük 1300TL'den fazla para çekemiyormuşum nedense, bunu fark ettim. 1300TL ancak kirama yetiyordu, cebimde 5 kuruş para yoktu, bu akşam da dışarı çıkacaktım, dolayısıyla nakite ihtiyacım vardı, ama salak makine bana kiramın üstüne 10 pound bile vermedi. Sinirlenip annemi aradım tam "Bu makine para vermiyor bana bankayı arasana bik bik bik" falan derken karşımda bir taksi durdu. İçindeki kadın inmek için kapıyı açtı, bir tak sesi geldi, baktım kapı kaldırıma falan mı çarptı diye, hayır çarpmamış. Kadın ve taksici bir şey konuştular, kadın taksiden bavulunu alıp bir hışımla kaldırıma fırlattı, taksici de inip kadının çantasını ve bavulunu çekiştirmeye başladı, kadın çantayı kaptırmadı ama adam bavulu almayı başardı, geri arabaya koyup kapıyı kapattı, "Kapımı kırdın, ben de senin bavuluna el koyarım" falan diye bağrınmaya başladı. Sonradan Amerikan olduğunu fark ettiğim kadın da "Fucking crazy man" diye bağırarak bavulunu geri almaya çalıştı, herif bildiğiniz kolundan tutup gayet sert bir şekilde itmeye başladı kadını. Baya bir itiştikten sonra birileri polisi aradı, polis geldi, taksici hala "Kapımı kırdı, ödesin" diye bağırıyordu. Kapımı kırdı dediği de kadının kazara kapının belli bir dereceden fazla açılmasını önleyen mekanizmayı kırmış olmasıydı, onun dışında kapı gayet açılıp kapanıyordu normal bir şekilde. O sırada diğer bir polis de kadınla konuşuyordu, çevredeki insanlar taksicinin kadını itip kaktığını söylediler, taksici de bu sefer kendisinin suçlu duruma düşeceğini fark edip "Neyse, sorun değil" deyip gitti, polisler kadını başka bir taksiye bindirdi, olay kapandı. Kazara olan bir şey için bu kadar olay yaratıp, sadece kadın olduğu için birine saldırıp sonra da haklı bulunmayı beklemek ne kadar da komik bir şey, ne insanlar var dünyada.

Neyse, o sırada annem arayıp günlük para çekme limitinden bahsettiği için İş Bankası kartımı kullanıp komisyon ödemek zorunda kaldım. Kiramı ödedim, Starbucks'tan 2 tane petite alıp eve geldim. Bu miniler süper, tavsiye ederim Türkiye'ye geldiyse.



Boyner'in yeni alışveriş sitesi Morhipo.com bugün açıldı, Balenciaga satışı vardı. Fena, fena ucuza (160TL mi ne) bir minik bozuk para çantası satıyorlardı. Almak istiyorum, ama geçen sene Koodos ve SecretSales gibi normalde gayet orijinal ürünler satan sitelerde sahte Balenciaga'lar belirdiğinden beri en güvenilir yerlere bile güvenemiyorum. Öyle ki, bir Balenciaga butiğinden bile sahte Balenciaga alma ihtimaliniz var (geçenlerde birinin Balenciaga'dan bir çanta aldığı, sonra "Geri vermek istiyorum" diyerek inanılmaz kaliteli bir sahteyi geri verdiği ve daha sonra başka birinin o sahteyi satın aldığı ortaya çıkmıştı The Purse Forum'da). Dolayısıyla, risk almak istemiyor insan. Keşke daha fazla fotoğraf koysalarmış, cüzdanların içindeki logo falan mesela.

No comments: