Thursday, 3 March 2011

laissez faire, laissez passer

Ünlü (ve favorilerimden olan) tasarımcı John Galliano'nun geçen hafta Paris'te bir cafede ettiği anti-semitik laflardan sonra başına gelmeyen kalmadığını duymuşsunuzdur büyük ihtimalle. Medyada yazılanlara göre Galliano mekanda oturup içerken bilinmeyen bir sebep yüzünden (ya da belki durup dururken) yan masadaki insanlara "Şerefe" diyor, görgü tanıklarının ifadelerine göre onlar Galliano'ya bir hakaretle cevap veriyor. Daha sonra ortaya Galliano'nun son derece sarhoş bir haldeyken ettiği anti-semitik lafları gösteren bir video çıkıyor, videoda Galliano'nun o lafları etmesine kadar olan olaylar gösterilmiyor. Sonuç olarak Galliano Dior'daki işini kaybediyor, ve Paris Moda Haftası'ndaki Galliano defilesi iptal ediliyor. Ve bunlar ne tesadüftür ki, Dior ve Galliano defilelerine günler kala oluyor.

Olayın zamanlaması, Galliano'nun birinin dış görünüşünden Musevi olduğunu anlayabileceğini sanmamam ve bir insanın durup dururken anti-semitik muhabbetlere girme olasılığının düşük olması bana bu olayın Galliano'dan tepki çekmeden kurtulmak isteyen Dior ya da Galliano'nun herhangi bir nedenden dolayı başarısız olmasını isteyen birileri tarafından planlandığı izlenimini veriyor. Galliano kışkırtılıyor, idiotça olduğuna sonuna kadar katıldığım o lafları ediyor, ve bunlar kaydedilip anında internete düşüyor.

Burada en garip bulduğum nokta Fransız anti-semitizm kanunları yüzünden Galliano'nun 6 ay hapis yatma olasılığının bulunması. 21. yüzyılda demokratik bir ülkede insanın düşüncelerini ifade ettiği için hapse atılması kadar gülünç bir şey var mı?

Bugünkü Rhetoric dersimin tartışma konusu buydu: İnsanlar nefret söyleminde (toplumu kışkırtmaya yönelik seksist, ırkçı, homofobik vs. laflar) bulunduklarında, düşünce özgürlüğü ilkesi ihlal edilmeli ve bu insanlar sansürlenmeli midir?

Bana göre isteyen istediği lafı edebilmelidir: ister homofobik, ister Musevi karşıtı, ister İslamofobik, ister kadın düşmanı olsun. Ama kışkırtıcı olmadığı (yani "Tüm eşcinselleri öldürmeliyiz" vs tadında olmadığı) sürece. Çünkü iş sansüre gelirse bunun sınırı yok; hangi lafların kabul edilebilir, hangilerinin edilemez olduğuna kim karar verecek? Ayrıca zaten bu tür idiotik lafları edenlere aklı başında insanlar tarafından ağızlarının payı veriliyor. İnsanlar saçma sapan laflar ederek kendilerini göt deliği yerine koymak istiyorlarsa, onları durdurmak kimin haddine?

No comments: