Olayın zamanlaması, Galliano'nun birinin dış görünüşünden Musevi olduğunu anlayabileceğini sanmamam ve bir insanın durup dururken anti-semitik muhabbetlere girme olasılığının düşük olması bana bu olayın Galliano'dan tepki çekmeden kurtulmak isteyen Dior ya da Galliano'nun herhangi bir nedenden dolayı başarısız olmasını isteyen birileri tarafından planlandığı izlenimini veriyor. Galliano kışkırtılıyor, idiotça olduğuna sonuna kadar katıldığım o lafları ediyor, ve bunlar kaydedilip anında internete düşüyor.
Burada en garip bulduğum nokta Fransız anti-semitizm kanunları yüzünden Galliano'nun 6 ay hapis yatma olasılığının bulunması. 21. yüzyılda demokratik bir ülkede insanın düşüncelerini ifade ettiği için hapse atılması kadar gülünç bir şey var mı?
Bugünkü Rhetoric dersimin tartışma konusu buydu: İnsanlar nefret söyleminde (toplumu kışkırtmaya yönelik seksist, ırkçı, homofobik vs. laflar) bulunduklarında, düşünce özgürlüğü ilkesi ihlal edilmeli ve bu insanlar sansürlenmeli midir?
Bana göre isteyen istediği lafı edebilmelidir: ister homofobik, ister Musevi karşıtı, ister İslamofobik, ister kadın düşmanı olsun. Ama kışkırtıcı olmadığı (yani "Tüm eşcinselleri öldürmeliyiz" vs tadında olmadığı) sürece. Çünkü iş sansüre gelirse bunun sınırı yok; hangi lafların kabul edilebilir, hangilerinin edilemez olduğuna kim karar verecek? Ayrıca zaten bu tür idiotik lafları edenlere aklı başında insanlar tarafından ağızlarının payı veriliyor. İnsanlar saçma sapan laflar ederek kendilerini göt deliği yerine koymak istiyorlarsa, onları durdurmak kimin haddine?
No comments:
Post a Comment