Friday, 10 December 2010

anarchy in the uk

Dün Londra'da inanılmaz boyutta bir öğrenci ayaklanması vardı. Önceki protestolarda sadece küçük bir grup olay çıkarırken dün çoğunluk önüne gelen her şeyi ateşe verip parçalama modundaydı.

Aşağıdaki video akşam saatlerinde Parliament Square'den:



Polisin gayet durup dururken insanların üzerine saldırdığını görmektesiniz, Türk polisinde bile görmediğim derecede oha dedirten bir police brutality örneği.

Parliament Square'de bunlar olurken hemen yanındaki Maliye Binası'nın camlarını kırmaya başlamış insanlar. Aşağıdaki videoyu ev arkadaşımın arkadaşı çekmiş (ve çekerken parmağını kırmış). Videoda polis Maliye'ye girmeye çalışanları önlemek için kapıyı tutuyor:



Ben bunlar olup biterken Soho'da her zamanki gittiğim bara gitmeye çalışıyordum. Otobüs Oxford Street'e girdi, önce 5 dakikada 1 metre ilerleyen (abartmıyorum) bir trafik vardı, Oxford Circus'a yaklaştıkça iyice durdu. Önce trafik sıkışık diye durdu sandım, meğer protestocular o sırada Oxford Circus metrosunun dibindeki Regent Street'te Prens Charles'ın arabasını şişe yağmuruna tutmaktaymışlar.

Tamamen durmuş olan trafikte 1 saat (evet, hiç kımıldamadan 1 saat) bekledikten sonra otobüsün yanından yüzlerce kişilik bir protestocu kalabalığı geçmeye başladı, ardından da sürüyle polis. Otobüsün camlarını kırmaya falan çalışıyorlardı. Sonunda trafiğin yakın zamanda açılmayacağını anlayıp otobüsten indim, gideceğim yer 10 dakikalık yürüme mesafesindeydi. Ama inince baktım ki, yolda en az 20 tane kocaman kamyonumsu polis aracı var, yüzlerce protestocu, önlerine gelen her şeyi yakıp yıkıyorlar. Gerçekten başıma bir şey gelecek diye korktum, o tarafa yürümeye cesaret edemediğimden 10 dakikalık yolu metroyla gittim. Londra metrosunda yer üstünden daha güvende hissettiğim ilk andı hayatımda.

Videonun 3. dakikasında gördüğünüz otobüslerden birinin içindeydim:



Sonuç olarak bu kadar protesto bir boka yaramadı. Bir sürü insan tutuklandı, daha bir sürü insanı daha tutuklayacaklar eminim.

No comments: