Saturday, 16 October 2010

don't deny me, call me back, i'm so alone

Brüksel'deki son günüm olan bu günü bira tadımına ayırdım. Normalde sevmediğim ve -ne tesadüf ki bir Belçika birası olan- Stella Artois dışında hiç içmediğim bir şey bira. Gereksiz şişirici, ağızda kötü bir tat bırakan ve iç iç sarhoş etmeyen bir alkol türü. Buna rağmen Belçika biralarına fena bir zaafım var, buraya gelişimin tek nedeni bira içmekti, o derece.

Fransa ya da İtalya'da şarap tadım turlarına gitmek nasılsa burada da bira tadımı öyle. Burada üretilen aromalısı, bilmemnesi dahil binlerce çeşit bira var. Alkol oranları da az değil, alışılmış biralar %4-5 alkollüyken Belçika biralarında %12 (hatta daha fazla) alkollü olanlar var.

Neyse, adı "ani ölüm" anlamına gelen A La Mort Subite'de buldum kendimi. Yüzlerce yıldır açık olan, duvarları o kadar zamandır tütün içilmesinden doğal bir şekilde sararmış bir mekan. Envai çeşit, birbirinden güzel biralar var (Delirium adlı 2000 çeşit bira olan bir mekan daha vardı ama çok turistik olduğundan gitmeye üşendim). Yıllardır Belçika dışında bulabilmek için bir taraflarımı yırttığım Kwak'ın dışında Lambic Blanche -çiçek kokulu, az alkollü bir bira- ve Hoegaarden Forbidden Fruit beğendim en çok. Özellikle ilk ikisini yolu bu tarafa -ya da bir Belçika restaurantına- düşen herkese tavsiye ederim.




Onun dışında Brüksel'de yapacak bir bok yok. Gerçekten. Zaten yemek içmek o kadar pahalı ki, Londra'daki bir Belçika restaurantında aynı şeyleri yarı fiyatına yiyip içebiliyor insan. Çok gereksiz, Brüksel'e gideceğinize gidin Amsterdam'a, Paris'e.

Ama biraların çok fena hastasıyım, Londra'ya döner dönmez Camden'daki Belgo'ya atacağım kendimi.

Onun dışında D'yi özleme modundayım yine. Bir daha nasıl görebilirim, çalıştığı yere çok mu gidip duruyorum, ya orada yoksa gittiğimde şeklinde kendi kendimi sinir ediyorum. Of.

When you're gone and rain starts falling
I just sit here by the phone
Don't deny me, call me back
I'm so alone

Oh, when you gonna come home?
Oh I just gotta know
When you gonna come home?
Baby I can't stand it when you go to work
You never seem to know when to stop
I never know when you'll return
I'm in love with a robot






No comments: