Saturday 16 October 2010

this is no ordinary love

Facebook'ta yazdığım tekeşliliğin çok büyütüldüğüne dair status update'e baya bir yorum geldi. İnsanlar doluymuş meğer bu konuda.

Aldatma problemim olduğundan bahsetmişimdir daha önce. Bir ilişkinin canım cicim ayları geçtikten sonra gözüm istisnasız dışarı kayıyor hep. O yüzden en son sevgilimden aldatılma yoluyla ayrıldıktan sonra artık kendimi öyle bir durumda bulmak istemediğime; ya cicim ayları bitince ilişkiyi devam ettirmeyeceğime, ya da en baştan tekeşli olmak istemediğimi söylemeye karar vermiştim. Bu konu da aklımın bir köşesinde duruyordu bir süredir.

Bugün fena platonik aşık olduğum o insanın Facebook'taki videolarını izliyordum. Sevgilisiyle öpüşmelerini falan. Sonra aklıma bir anda en son onu gördüğümde elimi tuttuğu sahne geldi. O sırada kasanın hemen dibindeki masada onun 2 arkadaşı oturuyordu. Bugün o videoları izledikten sonra anladım ki galiba o 2 kızdan birisi sevgilisiydi. İnsanın sevgilisi 2 adım ötede dururken başkasının elini tutması için ya fena cesur olması ya da bir tür open relationship içinde olması gerek diye düşündüm. Oradan da monogamy konusuna atladı beynim.

Uzun süredir birlikte olduğu bir sevgilisi varken ve sevgilisi benim varlığımdan haberdarken onunla birlikte olmanın benim için bir problem teşkil etmeyeceğine karar verdim sonunda. Ama o günkü gibi üçümüzün aynı ortamda olduğu bir senaryoya dahil olmak istemem.

Sonra bu kadar anti-romantik muhabbetin ardından aklıma Deftones'un No Ordinary Love cover'ı geldi.



When you came my way
You brightened every day
With your sweet smile

Didn't I tell you what I believe
Did somebody say that love like ours won't last
Didn't I give you all that I got to give, baby

This is no ordinary love

I keep trying, I keep crying
I keep trying for you
There's nothing like you and I, baby

No comments: