Wednesday 11 June 2008

release me from your spell

I look at you
And before my eyes it's true
The girl of my dreams
Is not quite what she seems

Open your door
Turn on the light
Show me some more
Tell me it's alright

Heaven is inside you
Heaven when I ride you
Heaven do you want me
Is heaven just in my mind ?

I look at you
At everything you do
The words in your head
Still remain unsaid

Open your eyes
Inflatable girl
Lose the disguise
Release me from your spell


Kötü değilim. Mutsuz değilim. Sadece boşum, sen yoksun çünkü. Vücudumun tam ortasında kocaman yuvarlak bir boşluk var ve tüm yaşadıklarım bana dokunmadan oradan geçip gidiyor gibi. Senin içimden çıkıp giderken bıraktığın boşluk. Artık ağlamıyorum, içmiyorum, mutlu bile oluyorum bazen. Her yerde, her şeyde sen varsın. Kafamı boşaltmak için okuduğum moda dergilerinde parfümünün reklamlarını görüyorum, yürürken yolda önünden geçtiğim markete bile senin adını vermişler, sevdiğin şarkılar var her yerde, alışverişe gittiğimde son buluşmamızda giydiğin şey karşımda. Uyanmak istemiyorum çünkü o gün seni görebilme ihtimalim yok, biliyorum. Dışarı da çıkmıyorum bu yüzden, çünkü senden başka kimseyi görmek istemiyor canım. İnsanlarla konuşurken senin konun açılsın diye çabalıyorum, seni tanımayan insanlarla hiç görüşmüyorum artık, senden bahsedemem diye. Sevdiğim yerlere gitmez oldum, seninle gidemeyeceksem ne anlamı var ki? Sahip olduğum her şeyimle, nefes aldığım her an, tüm hücrelerim acıyarak özlüyorum seni.

No comments: