Wednesday, 24 August 2011

beymen vs. MJ



Az önce Markafoni Beymen satışında 55TL'den 25TL'ye düşen bir adet Beymen anahtarlıkla karşılaştım (bkz. solda). Sağdakiler ise Marc Jacobs'ın Special Items koleksiyonuna ait, 3 sezon önce 5 dolara satılıyordu yanlış hatırlamıyorsam.

Başkasının tasarımını çalıp bilmemkaç katı fiyata satmak da bir başarı tabii.

Sinirleniyorum böyle şeylere hakikaten.

Monday, 22 August 2011

little girl with one eye

Üyesi olduğum bazı sitelerde profilime "X insanlarla konuşmak istemiyorum" yazmak zorunda kalıyorum. Çünkü bazı insanlar ısrarla tanışmak istediğim insan profiline hiç uymadıkları halde mesaj atarak bana böyle yapmanın gerekliliğini gösteriyorlar (bkz. profilimin tepesinde koca koca gay yazmasına rağmen hala mesaj atıp duran erkekler). Zaman zaman insanlar bunu yaparak kendini beğenmiş göründüğümü söylüyorlar, ama kendini beğenmişlikten ne kadar uzak bir insan olduğumu bildiğimden şu ana kadar öyle denmesinin üzerinde durmamıştım. Dün Gaydar'da bir profil görene kadar.

Konuşmak istemediğim X insan profili herkese copy-paste aynı "Slm, msn'im şu eklesene" mesajı atanlar, cam'de seks ya da erkek arkadaşıyla arasına üçüncü arayanlar, ve "Tanışabilir miyiz" diye muhabbete başlayanlardır (şu "Tanışabilir miyiz"e mantık çerçevesi içinde açıklayamadığım bir uyuzluğum var özellikle). Onun dışında "Böyle böyle insanlar bana mesaj atmasın" demeyi önyargılı ve ukalaca buluyorum hakikaten ben de.

Bu bahsettiğim profilde kız "Emolarla, drama kraliçeleriyle, küçük kızlarla konuşmak istemiyorum" diyordu. Önce aklımdan "Onlara emo denmiyor bir kere, emo kid deniyor" diye geçirdikten sonra "Pardon, bu küçük kızlar kim oluyor" diye sorma gereği duydum kendisine. Öğrendim ki küçük kızlar "Teenage olanlar, olgun olmayanlar ve yaşı geçtiği halde teenage gibi davrananlar" oluyormuş. Şimdi tanımıyorum etmiyorum bu insanı, ama eğer kendisi gibi insanları tanımadan etiketlendirme meraklısı olsaydım muhtemelen "Küçük kızlar" kategorime yollayacağım biri olurdu. Böyle bir peşin hüküm merakı kaç insanın olgunluk standartlarına uyuyor merak ediyorum çünkü.

Niye kendimi bu kızla aynı tutmuyorum? Çünkü benim mesaj almak istemediğim insan tipi belli: Bir insan ya erkek kimliklidir, ya değildir; ya "Tanışalım mı" demekte ısrarlıdır, ya değildir; ya cam seks/üçüncü insan arıyordur, ya aramıyordur. Bunların ortası, gri bölgesi yok. Ama şimdi hangi insan bunu okuyup "Ben olgun değilim ya, mesaj atmayayım bu kıza" diyecek ki? Ya da insanın başkasını" küçük kız" olarak etiketlemeye hakkı var mı? Özellikle de bir kadının kadını aşağılayıcı bir deyiş olan "küçük kız"ı başka kadınlardan bahsederken kullanması gerçekten de içler acısı bir durum değil mi?

Ukala insanlar kadar itici bulduğum birileri yok gerçekten. Biri ne kadar etkileyici görünürse görünsün, kendini beğenmişliği ortaya çıktığı an benim için güzelliği sıfıra iniyor. Ukalalığı, kendini beğenmeyi çekici bulan var mı acaba?

Olmalı ki insanlar böyle itici olmaya devam edebiliyorlar.

Saturday, 20 August 2011

nimm mich mit

Kafayı son birkaç yıldır Yunan kültürüyle bozmuş bir insan olarak yıllardır evimize 10 dakika mesafede bir adet Yunan tavernası bulunduğunu öğrendiğimde inanılmaz sevinmiştim. Geçenlerde sonunda fırsat oldu ve gidebildim.

Ben mi çok şey bekliyordum, bilmiyorum, ama hiç beklediğim gibi değildi.

- Ouzo'nun bardağı 20TL'ydi. Evet, 20TL. Yunanistan'da 3 euro falan bu tür yerlerde.

- Kalamar ızgara ve dolma 6TL olan inanılmaz fiyatlarıyla beni benden aldı. Kızartma kalamar için malesef aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ayrıca kalamar sosunda bildiğimiz bütün karabiber vardı bir sürü, hiç sevmediğim bir tat olduğundan ağzımda sürekli karabiberlerin parçalandığını hissetmek hoş değildi.

- "Caciki" bildiğimiz süzme yoğurtla yapılmıştı, ekşiydi. Tzatziki'nin bir tür kese yoğurduyla yapıldığını biliyorum, ve şu ana kadar onlarca farklı tavernada yememe rağmen bir türlü tam olarak nasıl bir yoğurt kullanıldığını kestiremedim. Yoğurdu kendileri mi süzüyorlar nedir sırrı bilemiyorum, ama kesinlikle Türkiye'de marketlerde satılan hazır süzme yoğurtlara benzemiyor tadı, o ekşilik olmuyor. Keşke nasıl yaptıklarını bilsem ve evde yapabilsem. Deli gibi seviyorum çünkü.

- Grek salatada bildiğimiz beyaz peynir kullanılmıştı, feta değil. Ayrıca içinde dereotu falan vardı. Güzel bir salataydı, ama "Grek" değildi kesinlikle.

- Türkiye'de feta satılıyor mu? Bilen varsa çok sevineceğim.

Şu tezim bitsin, kendimi bir Yunan adasına atıp ouzo stoklayacağım. Babam da "Lesvos'a gidelim Eylül'de" falan dedi geçen gün. Eylül'de dünyanın her yerinden binlerce gay kadın Uluslararası Kadın Festivali için adaya doluşuyor, o yüzden yanımda babamla gitmek konusunda kararsızım.

Tez sonrası yıl sonuna kadar boşum. Yunanca öğrenmeye başlamayı planlıyorum, bir dahaki gidişimde en azından yemek falan Yunanca sipariş edebilmek istiyorum.

Üniversiteye ilk başladığımda çok dinlediğim, uzun zamandır aklıma gelmemiş bir şarkı Sözlük'te karşıma çıktı bugün. Paylaşmak istedim:

Wednesday, 17 August 2011

the swan

Tezim için 2 tane reality show analiz ediyorum. The Bachelor sonunda bitti, The Swan maratonuna başladım bugün. Bir yanda evdeki eşyalar kolileniyor, klimacılar evdeki klimaların hepsini söküyor her yerden tak tak tak duvar kırma sesleri geliyor; diğer yanda ben saçma sapan bir program izlemeye çalışıyorum.

Ve bu saçma sapan programı izleyebilmek için ne zorluklar atlattım. İnternetteki milyon torrent sitesinin hiç birinde, Amazon UK'de, eBay UK'de bulamadım The Swan'ı. En son çare olarak bir sürü para verip eBay Amerika'dan aldım, Amerika'daki bir tanıdığın evine yollattım, o buraya getirdi, falan filan. Sonra izleyebilmek için evdeki laptoplardan birinin region'ını değiştirmek zorunda kaldım. Ama sonunda başardım.

The Swan ne kadar salak bir program, anlatamam. Çoğu gayet normal görünen, ama "Çok çirkinim, hayata küstüm" modunda olan; bunu değiştirmek için akla gelebilecek her türlü estetik operasyona maruz kalan; maksimum 10 kilo fazlaları olduğu halde ölüm orucu modu diyet ve spor programları içinde olan; ve tüm bunların sonucunda elde ettikleri görüntüyü görünce ayna karşısında ağlama krizlerine giren bir grup kadın. Tam bir kuğuya dönüşen çirkin ördek teması.

Hani biri kendini küçük düşürür ve siz onun yerine utanırsınız ya, bütün programı öyle bir ruh hali içinde izliyorum. Mutlulukla söylüyorum ki şu anda hayatımda hiç almadığım kadar kilo almış olmama rağmen hiç bir zaman bu programdaki kadınlar kadar "Görünüşümden o kadar tiksiniyorum ki, ucube gibiyim" moduna girmedim. Kendilerine akıl ve fikir diliyorum gerçekten. Etrafınızdaki insanların salak saçma güzellik idealleri yüzünden bu kadar acıya katlanıp 500 tane ameliyat olacağınıza direk zihniyetinizi değiştirip kendinizi toplumun dayattığı "güzellik" anlayışından kurtarsanız, eminim çok daha mutlu olursunuz uzun dönemde.

Görünüş o kadar önemli değil. Gerçekten değil. Ya da belki çok yüzeysel bazı insanlar için öyledir, ama benim için değil. Tabii ki insanların ilk gördüğümüz şeyleri dış görünüşleri, ama biriyle 2 dakika geçirdikten sonra gerçekten görüntü önemsiz hale geliyor. Celebrity crush'larımı istisna olarak görürsek, şu ana kadar etkilendiğim insanların neredeyse tamamı geleneksel güzellik anlayışına uymayan tipler oldu (çoğu kadında etkileyici bir nokta bulabiliyorum deyip duruyorum hep). Ve "çok güzel" olarak kabul edilen insanları hiç etkileyici bulmadım şu ana kadar. "Güzellik" denen şeyi tanınmaya değer insanlar zaten o kadar üst sıralara koymuyorlar.

Bunu da dedikten sonra şimdi The Swan'a geri dönmem lazım.

Tuesday, 16 August 2011

proud



Bu haftasonu gidemediğim için bildiğiniz kahrolduğum, Avrupa'nın en süper pride yürüyüşü Brighton Pride Parade vardı. Ve Facebook listemin yarısı oradaydı. Arkadaşlarımın fotoğraflarına bakıp kendimden geçiyorum şu an. Çok şirin anlar, birbirinden ilginç giysiler var. Yeşil Parti'nin, British Airways çalışanlarının, ve polisin yürüyüşe katılması da dikkat çekici.




















the bachelorette

Tezim yüzünden The Bachelor ile kafayı bozmuş haldeyken ara vereyim diye TV'yi açıp karşımda The Bachelorette görünce E!'ye geçmeye karar verdim. Orada da Kristen Stewart ile ilgili bir program vardı. Tipi değil ama o kızın hareketleri, tavırları aşırı bir gay vibe taşıyor bence. Gay olduğunu açıkladığında "I knew it!!" yapabilmek için bunu da buraya yazıyorum.

**

Evimizde son 2 gecemiz. Bu eve hiç aşırı bir bağlılık duymamış olsam ve anneme bizi buraya taşıdığı için hep kızmış olsam da üzülüyorum taşınacağımız için. Taşınırken hep böyle hüzünlenirim zaten.

Bu kısa post'tan sonra şimdi malesef The Bachelor'a dönmem gerek.

Monday, 15 August 2011

the boy who blocked his own shot

Tezimle ilgili fena stres olmuş durumda uykuya daldıktan birkaç saat sonra fena bir karın ağrısıyla uyandım. Önce premenstruallikten kaynaklandığını varsayarak uyumaya devam ettim, ama biraz sonra yeniden uyandım. Hayatımda hissetmediğim kadar şiddetli, bir an kafama ciddi ciddi "Biri birazdan beni kurtarmazsa acıdan öleceğim" düşüncesi sokan bir ağrıydı. Bütün geceyi tuvalette worshipping the porcelain goddess modunda geçirdim. Gıda zehirlenmesi olduğunu tahmin ettiğim bu şey, tam tezime %100 konsantre olmam gereken şu son 2 haftada çok fena oldu.

Tezimi 1 Eylül'de teslim etmem gerekiyor. Daha doğrusu ciltlenmiş bir halde 1 Eylül'de İngiltere'ye yollamam gerekiyor. 1 Eylül'ün bayramın son günü olduğunu fark ettim dün. Yani o tarihte ne açık ciltçi, ne de çalışan kurye/kargo vs. bulabileceğimi sanmıyorum. Çünkü herkes Müslüman ya bu ülkede, bazı insanların din temalı sanrılarına olan akıl almaz inançları dolayısıyla ülkede yaşam duruyor. Bana ne sizin inancınızdan, bayramınızdan; ben sadece tezimi bitirip gönderebilmek istiyorum. Bu saçma sapanlık yüzünden tezimi neredeyse 1 hafta önce bitirmek zorunda kalacağım eğer açık yer bulamazsak, ve yetişmesi mümkün değil haftaya.

Türkiye'de yaşamaktan tüm benliğimle nefret ettiğim anlardan biri.

Sunday, 14 August 2011

you bring eyesight to the blind

10 yıl kadar önce bu zamanlar dinliyor olduğum rastgele bir şarkı:


Ve onu dinlerken aklıma bu geldi, yine o zamanlardan:

vulnerable

Bu haftasonu ev taşıyoruz ve onun için evdeki tüm eşyalar yenileniyor. Annem önceki gün buzdolabı almaya gitmiş, istediği dolabın kampanyayla 4000TL'ye düştüğünü görüp almış. Eve geldikten sonra gece dolabı satan görevli kız arayıp ağlamaklı bir sesle özür dilemiş ve yanlışlıkla başka bir dolabın fiyatını verdiğini söylemiş. Annem de bu olayı bana anlatmak hatasında bulundu, ve "Farkı ödeyeceğim" - "Hayır saçmalama enayi misin sen, ödemeyeceksin tabii ki" şeklinde tartıştık bütün akşam.

Annemin başına bu yaz böyle bir şey 2. kez geliyor. 1-2 ay önce de Tommy Hilfiger'dan güneş gözlüğü almasından hemen sonra satıcı kız "Pardon ben size yanlış fiyat vermişim" diye sokağa çıkıp arkasından koşturmuş, annem de ekstra 80TL'yi ödemişti. Bu kez de 800TL ödemiş ekstra. Gerçekten inanılmaz sinirlendim iki durumda da. Çünkü "Ödemezsem maaşından keseceklerdi kızcağızın, yazık senden 1-2 yaş büyük falan, sen ileride iş bulunca böyle bir hata yapsan ve maaşından kesseler nasıl hissederdin" falan diyip duruyor. İlk olarak ben böyle bir hata yaparsam, ya da herhangi biri yaparsa, insanların %90'ından çoğu gidip o ekstra parayı ödemez zaten. Ödememelidir de. Satış görevlisi bir hata yapıyorsa ve malı daha düşük bir fiyata satıyorsa, müşteri o parayı tamamlamak zorunda değildir; satış görevlisi dünyadaki her insan gibi hatasının sonucuna kendi katlanmalı ve farkı cebinden ödemelidir. Bu kadar basit.

Şahsen o görevli "Pardon yanlış fiyat vermişim" diye beni arasa ya da sokakta peşime takılsa gider müdürüne şikayet ederdim. İngiltere, Amerika ve türevi ülkelerde böyle durumlarda hatayı yapan satıcı müşteriyle bir daha iletişime geçmeye bile çalışmaz, otomatik olarak o para ya maaşından kesilir ya da işvereni insaflı bir kurumdur ve o kadarcık zararı takmaz. Okuduğum alışveriş forumlarında çok görüyorum Nordstrom Rack'te falan etiketlerin karışması sonucu 20 dolara Marc Jacobs çanta alan insanları. Satıcı hatayı kasada fark ederse eder, etmezse de müşteriyi arayıp darlamaz bir hata olmuş diye.

İnsanlar hata yapabilirler, evet. Ama o insanların hatalarının bedelini başka insanlar ödememelidir. Çok acımasızlık ediyorum belki, ama öyle.

Saturday, 13 August 2011

aphrodite

Doğum haritamı birkaç yılda bir tekrar çıkartıyor ve yorumlatıyor, sonra bir köşeye atıp unutuyorum. Buraya koyayım da kaybolmasın bari.

İyi güzel de, bazıları çok alakasız benimle. "Regal appearance" kısmında LOL dedim bir de.

Rising Sign is in 06 Degrees Scorpio
You tend to be quiet, reserved, secretive and, at times, quite difficult to understand. Others notice your deep emotions and feelings and wonder how to draw you out. Stubborn and tough, you fight for any position you believe in. You are very resourceful and formidable when you become angered or upset about something. You enjoy living life at the cutting edge -- for you life must be experienced intensely and totally. Quite courageous, you are willing to take calculated risks. Easily hurt by others, you often strike back with bitter sarcasm. Sensitive and curious, you are concerned with the deeper mysteries of human psychology. Once you have become interested in any subject, you pursue it with total fanaticism.

Sun is in 27 Degrees Cancer.
Very emotional and sensitive, you have an intuitive understanding of the "vibes" around you. You tend to be quite generous, giving, loving and caring, but only when your own needs for emotional support, love and security have been met. If they are not met, you tend to withdraw into yourself and become very insecure and selfish. Your home and family (especially your mother or the person who played that role for you early on) represent security for you and thus assume a larger-than-life importance. Very sentimental, you have vivid and long-enduring memories of the past. No matter how well adjusted you are, you will always need a secret quiet place of your own in order to feel at peace. Feeding others can give you great pleasure, you would enjoy being part of a large family.

Moon is in 20 Degrees Aquarius.
Very freedom-oriented, you must always be able to do what you wish, no matter what. You become stubborn and recalcitrant when others try to force you into a mold. You are a true democrat -- you are not a follower, but you enjoy being with those who are like-minded. You appreciate emotional self-control -- you practice it yourself and you look for it in others. You solve problems, including emotional ones, with your brains and intellect, not your feelings. Try to be tolerant of those who have powerful and obvious emotional responses -- not everyone is as objective, cool, dispassionate and detached as you are.

Mercury is in 00 Degrees Leo.
You are usually quite convinced that your own ideas are correct and you enjoy persuading others that they are. At times, you are very stubborn and proud of your beliefs and principles, and you get very defensive when they are challenged. You appreciate truth and honesty -- you practice it yourself and expect it in others. You have good talent for organizing, directing and planning. You delight in being asked for your advice and counsel.

Venus is in 25 Degrees Leo.
You have a striking, regal appearance and demeanor that attracts others to you. Your friendship is highly sought and you tend to take friendships quite seriously -- you remain loyal and true to those to whom you are attached. For you, love is mixed with pride and respect. Relationships are over when you lose respect for your partner. Be careful of a tendency to relate only to those who make you look good -- the powerful, important and influential. This can lead to arrogance and selfishness, and neither of these qualities becomes you.

Mars is in 21 Degrees Leo.
You are a very proud person. Strong, bold, courageous and self-possessed, you love to be the one to initiate significant actions. When people expect a lot of you, you respond positively and will work hard in order to maintain their respect. But when your dignity or pride is threatened, you tend to become sarcastic, arrogant and domineering. Try not to take any challenge or resistance that you meet as a personal affront. You are very stubborn about your right to live your life according to your own principles.

Jupiter is in 27 Degrees Gemini.
You have a logical, detached, objective view of most things. Your interests are wide-ranging and you are an avid student, with expertise in many different areas. You love to work things out in your mind -- everything you do is reduced to an exercise in logic and reason. You have the ability to grasp abstractions and to deal successfully with the larger issues of life. Your overemphasis on developing your powerful intellect can cause your emotional and intuitive abilities to atrophy unless you consciously choose to exercise them.

Saturn is in 09 Degrees Capricorn.
Very serious-minded and mature, you have the ability to take on responsibilities and to carry out important duties. You can also be trusted to be extremely practical and thrifty. A good organizer, you are the ideal one to be counted on to take a clearly defined project through to its logical conclusion. An achiever, you pride yourself on your ability to focus your attention totally on some worthy goal and then attain it.

Uranus is in 02 Degrees Capricorn.
You, and your peer group as well, seek out practical solutions to a changing society's attitudes to customs, traditions and authority structures. Your logical and orderly manner of dealing with these matters will result in permanent and carefully planned, but sweeping, reforms.

Neptune is in 10 Degrees Capricorn.
You, and your entire generation, will idealize work, practicality and the ability to attain reasonable goals. But, because you will also stress the need to be selfless and giving, you may find it difficult to attain your goals unless you have lowered your expectations on all fronts.

Pluto is in 12 Degrees Scorpio.
For your entire generation, this is a period of intense research and discovery in areas that were heretofore considered mysterious, remote or taboo. The root causes for many complex occurrences will be unearthed due to the intensity and thoroughness of the search.

N. Node is in 25 Degrees Aquarius.
As long as someone else (or a group or organization) appeals to your intellectual sensibilities, you'll try to ally yourself with them in some way. You may find that you always seem to get involved with many wide-ranging groups -- so much so that you find it difficult to fit them all into your busy schedule. Your many friends and acquaintances provide you with needed stimulation. You're loyal and fair-minded -- you try to spend time equally with all your friends, never concentrating on just one or two for any length of time. Although probably quite conservative yourself, you're attracted to those who are a bit offbeat or eccentric -- you enjoy watching their minds work.