Wednesday 17 August 2011

the swan

Tezim için 2 tane reality show analiz ediyorum. The Bachelor sonunda bitti, The Swan maratonuna başladım bugün. Bir yanda evdeki eşyalar kolileniyor, klimacılar evdeki klimaların hepsini söküyor her yerden tak tak tak duvar kırma sesleri geliyor; diğer yanda ben saçma sapan bir program izlemeye çalışıyorum.

Ve bu saçma sapan programı izleyebilmek için ne zorluklar atlattım. İnternetteki milyon torrent sitesinin hiç birinde, Amazon UK'de, eBay UK'de bulamadım The Swan'ı. En son çare olarak bir sürü para verip eBay Amerika'dan aldım, Amerika'daki bir tanıdığın evine yollattım, o buraya getirdi, falan filan. Sonra izleyebilmek için evdeki laptoplardan birinin region'ını değiştirmek zorunda kaldım. Ama sonunda başardım.

The Swan ne kadar salak bir program, anlatamam. Çoğu gayet normal görünen, ama "Çok çirkinim, hayata küstüm" modunda olan; bunu değiştirmek için akla gelebilecek her türlü estetik operasyona maruz kalan; maksimum 10 kilo fazlaları olduğu halde ölüm orucu modu diyet ve spor programları içinde olan; ve tüm bunların sonucunda elde ettikleri görüntüyü görünce ayna karşısında ağlama krizlerine giren bir grup kadın. Tam bir kuğuya dönüşen çirkin ördek teması.

Hani biri kendini küçük düşürür ve siz onun yerine utanırsınız ya, bütün programı öyle bir ruh hali içinde izliyorum. Mutlulukla söylüyorum ki şu anda hayatımda hiç almadığım kadar kilo almış olmama rağmen hiç bir zaman bu programdaki kadınlar kadar "Görünüşümden o kadar tiksiniyorum ki, ucube gibiyim" moduna girmedim. Kendilerine akıl ve fikir diliyorum gerçekten. Etrafınızdaki insanların salak saçma güzellik idealleri yüzünden bu kadar acıya katlanıp 500 tane ameliyat olacağınıza direk zihniyetinizi değiştirip kendinizi toplumun dayattığı "güzellik" anlayışından kurtarsanız, eminim çok daha mutlu olursunuz uzun dönemde.

Görünüş o kadar önemli değil. Gerçekten değil. Ya da belki çok yüzeysel bazı insanlar için öyledir, ama benim için değil. Tabii ki insanların ilk gördüğümüz şeyleri dış görünüşleri, ama biriyle 2 dakika geçirdikten sonra gerçekten görüntü önemsiz hale geliyor. Celebrity crush'larımı istisna olarak görürsek, şu ana kadar etkilendiğim insanların neredeyse tamamı geleneksel güzellik anlayışına uymayan tipler oldu (çoğu kadında etkileyici bir nokta bulabiliyorum deyip duruyorum hep). Ve "çok güzel" olarak kabul edilen insanları hiç etkileyici bulmadım şu ana kadar. "Güzellik" denen şeyi tanınmaya değer insanlar zaten o kadar üst sıralara koymuyorlar.

Bunu da dedikten sonra şimdi The Swan'a geri dönmem lazım.

No comments: