Thursday, 28 July 2011

whoever said money can't buy happiness simply didn't know where to go shopping



Şu son 1 aydır eve 6-7 paket geldiği için anneme bir süre online alışverişi durduracağımı söylemiştim ama ASOS'ta bu mega şirin çantayla Twenty8Twelve'lerdeki fena indirimi görünce kendimi tutamadım.

Kafayı şu aralar yine online alışveriş ile bozmuş durumdayım. İngiltere'ye ilk taşındığımda Amazon UK ve eBay UK sağolsun haftada 3-4 paket geliyordu eve, şu anda o kadar abartmış durumda değilim, thank the universe. Ülkemin saçma sapan gümrük yönetmelikleri yüzünden insan gönlünce alışveriş yapamıyor. O kadar zırt pırt değiştiriyorlar ki kuralları, takip etmek mümkün değil.

Bildiğim kadarıyla şu anda 150 euro üstünü vergilendiriyorlar, kozmetik ürünleri direk vergilendiriliyor, iki ayda maksimum bir kez olmak üzere yılda toplam beş kez vergisiz alışveriş yapılabiliyor sadece.

İlk olarak İngiltere'de vergilendirilme sınırının 18 pound olduğu düşünülürse 150 euro aslında iyi bir sınır. Ama 150 euroyu geçince atıyorum %20 vergi ödemekle kalmıyorsunuz, gümrük dosya açma bedeli falan filan adı altında 150 TL civarı bir miktar daha eklemişler en son kuzenim Net-a-Porter'den sipariş verdiğinde. Şu anda rakamları tam hatırlamıyorum ama sonuç olarak aldığı şey kadar vergi ödemek zorunda kalmış neredeyse. İngiltere'de gümrük vergisi işlem bedeli 8 pound, onu da "Yasal olarak benden böyle bir işlem bedeli alamazsınız, sizi mahkemeye vereceğim" diye bir email attığınızda anında iade ediyorlar.

İkinci olarak bu yönetmelik son kez değişmeden önce gümrük gayet keyfi işliyordu. Şu anda nasıl işliyor, kuzenimin sınırı 10 euro aşan elbisesinin vergilendirilmesi herkese istisnasız uygulanan bir durum mu bilmiyorum. Ama benim geçen Haziran'da İngiltere'den getirttiğim, üzerinde fiyatı olduğu gibi yazan ve gümrük sınırının 2 katından da fazla fiyatlı Balenciaga çanta gümrüğe takılmamıştı. İlginç.

Kozmetik ürünlere yapılan istisnanın idiotikliğinden bahsetmeyeceğim bile.

Son olarak, bu yok yılda beş kere, yok iki ayda bir kere falan türü saçma sapan sınırlama nedir? Param var harcamak istiyorum kardeşim, size ne? 0 beden bir insan olmadığımdan Türkiye'deki mağazalarda doğru düzgün giyecek şey bulamıyorum. Sol ayağımdaki kırık yüzünden özel bir tabanlık kullanmak zorundayım, o yüzden daha geniş ve ayak numaramdan büyük ayakkabı almak zorunda kalıyorum, Türkiye'deki ayakkabıcıların %99'u standart genişlikte ve en büyük numarası 40 olan ayakkabılar satıyor. Şu anda tez yazıyorum, Türkiye'de bulunmayan İngilizce bir kitaba ihtiyacım oluyor her hafta. Siz ne hakla benim yurtdışından alışveriş yapma ihtiyacımı kısıtlayabilirsiniz ki? İhtiyacım olan şeyleri normal fiyatlara bu ülkede bulundursanız zaten başka yerden almama gerek kalmaz. Böyle abuk kurallar uydurdunuz diye Türkiye'den mi alacağım sanıyorsunuz alacağımı? Çok acilse yurtdışındaki bir tanıdığıma getirtirim, değilse İngiltere'ye dönünce kendim alırım size daha fazla para kazandıracağıma. Akıl hiç çalışmıyor işte.

**

Dün babamla kız arkadaşının aldığı hediyeyi değiştirmek için Mudo'ya gittim. Bana aldıkları elbise göğüslerimi o kadar bastırıyordu ki, nefes alamıyordum. Ve beni yaz başından beri neredeyse her haftasonu bikiniyle gören babamın bana o elbisenin küçük geleceğini anlaması gerekirdi diye düşünüyorum. Neyse, gidip değiştirecek başka şey aradım dün Mudo'da bir saat. Çoğu şeyin bedeni yoktu, large'ını bulabildiğim her şey de hoşlanmadığım derecede sıkı geldi. Sonuç olarak odama gayet gereksiz bir tablo almak zorunda kaldım o elbiseyi değiştirebilmek için.

Bunu okuyanlara bir not: Eğer hediye alacağınız kişi gayet zayıf bir insan değilse, hediye olarak giysi almayın. Başkasının bedenini çok büyük ihtimalle tutturamazsınız.

Şu ana kadar benim özellikle istediğim bir şeyler dışında bana hediye alınan çoğu şeyi değiştirmişimdir. Çünkü benim ne istediğimi, neye ihtiyacım olduğunu ben söylemeden birinin bilebilmesi mümkün değil. O yüzden hediye çeki taraftarıyım fena halde. Hediye olarak kitap ya da elektronik satan bir mağazanın hediye çeki beni dünyanın tüm giysilerinden daha mutlu eder.

No comments: