Tuesday 31 May 2011

nobody knows it, but you've got a secret smile, and you use it only for me

Sitenin birinde secretsmile nickli birini görünce "Secret Smile diye bir şarkı vardı" diye düşündüm bir an. Ve ben ne çok severdim o şarkıyı.

16 yaşındayım, yıl 2005, lise 2'nin 2. döneminde ayda bir falan İstanbul'a geliyorum Aslı'yı görmek için. Birlikte öğleden sonra 4 gibi Taksim'e gidiyoruz, önce Yeşilçam Sokak'ta Blaze diye bir yer vardı o zamanlar, orada birkaç 70'lik içiyoruz, her gidişimizde mutlaka Secret Smile çalıyor. Sonra Arka Sokak'a geçiyoruz, biraz daha içiyoruz, ondan sonra Joker'e uğruyor ve 10 gibi eve dönüyoruz. O zamanlar bir konsere vs gitmediğim sıradan bir günde 10'da eve dönmek benim için olağan bir şey değil, o saatte dönmeme annem dır dır ediyor genelde lise sona gelene kadar. O yüzden geç dönebildiğim için seviniyorum her İstanbul'a gittiğimde ve Aslılar'da kaldığımda. 3-4 gün inanılmaz eğleniyorum, bir dakikam boş geçmiyor, İzmir'deyken sürekli bahsini duyup gitmeye özendiğim mekanlara gidiyoruz her akşam. Sonra İzmir'e dönüyor, bir sonraki İstanbul'a gidişimi bekliyorum heyecanla. Dönem bitiyor, ben yine İstanbul'a Aslılar'a gidiyorum, dönüşte Aslı'yı da İzmir'e götürüyorum. Havaalanından eve gidip bavullarımızı bırakıyor, Alsancak'a iniyoruz. Önceki hafta falan tesadüf eseri Rockistanbul'da Oğuz'la tanışmış olan Aslı Oğuz'u görmek istiyor. Oğuz'la buluşuyoruz. Oğuz'la iyi arkadaş olma ve ottan sebeplerden kavga edip aylarca konuşmama arasında gidip gelen bir döngü içindeyiz o zamanlar. Aslı ilk geceyi Oğuz'un evinde geçirmeye karar veriyor. Sinir oluyorum, ikisini de kıskanıyor ve diğeriyle paylaşmak istemiyorum. Özellikle Aslı'yı. Aslı Oğuz'la zaman geçirmeye devam ettikçe iyice sinirlerim bozuluyor, en sonunda Aslı'ya patlayıp gelip çantalarını almasını ve Oğuz'da kalmasını söylüyorum. Oğuz'la birlikte çantaları almaya geliyorlar, gidiyorlar. O yaz birkaç kez Aslı aramızı düzeltmeye çalışıyor, ama ben unutmaya hazır değilim. Bütün arkadaşlarını deliler gibi kıskanıyorum. Bir süre sonra pişman oluyor ve özür diliyorum, ama bu sefer o unutmaya hazır değil. Ben üzüntüden deliriyorum. Sürekli Aslı'dan bahsetmek istiyor, sürekli ağlamak istiyor, sürekli onun hayatıma geri gelmesini istiyorum. O zamanki erkek arkadaşım "Yeter artık" diyor sonunda, "kaç ay geçti hala kızın arkasından ağlıyorsun, biz ayrılsak bu kadar üzülmezsin". Evet, üzülmem bu kadar, diye geçiriyorum içimden. Ama nedenini bilmiyorum. 1 yıldan uzun bir süre aklıma Aslı geldiğinde içimi çok ağır bir hüzün kaplıyor, A Letter to Elise dinleyip ağlıyorum. Sonraki 5 yıl boyunca Aslı'yla arada karşılaşıyor, selamlaşıyoruz, ama bir daha hiç bir şey eskisi gibi olmuyor. Yıllar sonra o yaza geri dönüp baktığımda o aşırı sahiplenme isteğimin, aşırı kıskançlığımın, ve hayatında benden başka kimseyi istemeyişimin, ona sarılarak uyurken içimi bir mutluluk kaplamasının platonik aşk belirtileri olduğunu görüyorum. O zamanlar bunun farkında bile değildim gerçekten.


2 comments:

Melike Nur said...

ben de şu anda sana sarılıp uyumak, seni sahiplenmek istiyorum canım benim! ne az görüşebiliyoruz biz ya nasıl bir haksızlık bu! böyle okudukça yazdıklarını birbirimizi tanımadığımızı farkediyorum resmen, üzülüyorum, içim buruluyor! ama ne olursa olsun, seni çoook seviyorum!

zerofeelings said...

bunu okudum ve ağlamak istedim gerçekten. ben de seni çok seviyorum, keşke birbirimizin hayatına daha çok dahil olsaymışız eskiden, ve keşke daha sık görüşebilsek! seni özledim çok.