Thursday 19 May 2011

hang on to your iq

İngiltere'de üçte bir indirimli tren yolculuğu yapmamı sağlayan 16-25 railcard'ımın süresi bu ay sonunda bitiyor. O yüzden bitmeden son kez kullanayım diye yarın Bath'a gidiyorum. Geçen kıştan beri gitmek istiyordum ama bir türlü fırsat olmamıştı.

Geçen hafta okula röportaja gittiğim için verdikleri Amazon hediye çekini sonunda kullandım. Hediye çeki ve öğrendi indirimi de eklenince 170 poundluk bu D&G saati 38 pound'a almış oldum. Cumartesi gelir herhalde.


Haftaya Barcelona'ya gidiyor olmam sebebiyle ASOS'tan aldığım bikini dün geldi. Her tarafı tam oldu ama göğüslerinin kup kısmı büyük geliyor. Denerken yanlışlıkla etiketi kopardığım için ve zaten bir küçük bedeni olmadığı için değiştiremiyorum. Çok da beğendim, geri yollamak istemiyorum. Barcelona'da idare edip Türkiye'ye dönünce terziye götürmeyi planlıyorum, ama göğüslerim eğilince falan dışarı fırlıyor cidden. Kendim dikmeye çalışsam içine eder miyim acaba?

Neden 16 ve üstü beden giyen kadınların DD+ göğüs sahibi olduğu varsayılıyor? Sinir bozucu.

Son zamanlarda okuldaki insanlarla aram açıldı. Ben Londra merkezde yaşadığım için, onlar da okul çevresinde (yani bana 1 saati geçen bir otobüs yolculuğu uzaklıkta) oturdukları için yaptıkları şeylere pek katılmıyordum. Arka arkaya çoğu davetlerine "Hayır" cevabı verdikten sonra davet edilmez oldum tabii ki. Dolayısıyla benim dışımdaki herkes birbirine çok yakınken, ben hep biraz dışlanmış hissediyorum kendimi.

Bunun tek nedeninin mesafe olduğunu sanmıyorum. Eminim çok arkadaş canlısı biri olsaydım, aralarına kırk yılda bir katılabiliyor olmam bana kendimi gruptaki yalnız insan gibi hissettirmezdi. İngiltere'de içinde bulunduğum çoğu ortamda öyle hissediyorum: Masada oturan ama ağzını açmayan, insanların konuşmalarını dinleyip sanki konuşkan olmamak utanılacak bir şeymiş gibi bir şeyle meşgul görünmek için 10 saniyede bir telefonuna bakıp içkisini yudumlayan, eve dönerken masadan kalkıp duyulabilmek için sesini yükselterek "Ben gidiyorum" demese kimsenin yokluğunu fark etmeyeceği insan.

Ben böyle biri değildim. İzmir'de ya da İstanbul'da yaşarken kesinlikle böyle biri değildim. Beni o zamanlardan tanıyanlar da bana katılıyor mu, yoksa ben bunca zaman kendimi hep yanlış mı görmüşüm? Bana şu son iki yılda böyle oldum gibi geliyor. Türkiye'deyken yanımda arkadaşım olmadan dışarı çıkarsam böyle hissediyorum sadece, o da artık arkadaşsız dışarı çıkınca akşamı/geceyi benim yanımda geçirecek biriyle karşılaşmayacak kadar ortamdan uzaklaşmış olmamdan kaynaklanıyor. İngiltere'de bir tane bile yakın arkadaşım olmadığından bu kadar yalnız hissettiğime karar verdim. Ve İngilizler (hatta İngilizler değil, çoğu yabancı olan okul arkadaşlarımdan anladığıma göre İngiltere'de yaşamaya başlayan herkese bulaşıyor bu) klişe olacak ama çok soğuk insanlar. Yani yakın bir arkadaşınız olmadan tanıdığınız ama çok yakın olmadığınız insanlarla dolu bir masaya oturduğunuzda benim gibi sosyal özürlüyseniz yalnızlıktan kafayı yiyorsunuz o masada. Ve kalkıp gitmek istiyor, gidecek fırsat bulamıyorsunuz. Son yirmi dakikada bir kez olsun ağzınızı açmamışken insanların muhabbetini bölüp "Ben eve gidiyorum" demenin ne kadar lame görüneceğinden korkuyorsunuz; hatta telefonla konuşma ayağına çaktırmadan masadan kalkıp eve gidiyor, sonra da "Acil bir şey çıktı hoşçakal diyemeden gittim" bahanesini hazırlıyorsunuz kafanızda. Ama hoşçakal demeye bile çekindiğiniz o insanlar tabii ki size nereye kaybolduğunuzu sormuyorlar. Çünkü yokluğunuz hissedilmemiş bile.

Sosyal özürden bahsederken gerçekten abartmıyorum. Böyle bir insan haline geldim son iki yılda. Değişebilmek istiyorum, kendimi insanlarla havadan sudan muhabbetler yapıp ortama dahil olmaya zorluyorum, ama olmuyor. Ancak alkol aldığımda olabiliyor, o yüzden alkolsüz dışarı adım atmıyorum okul dışında bir yere giderken, o zaman da alkolün bokunu çıkarıp saçmalayınca ağzımdan çıkanlar bana ertesi gün kendimi daha da bombok hissettiriyor. Daha sosyal, sevilesi bir insan olmak için içiyor, içtikçe daha da sevilmeyesi hale geliyorum.

Bütün sosyal skill'lerimi İstanbul'da bıraktım sanırım. Fazlasıyla özlüyorum.

Beni böyle sevecek, kendisi bik bik bik konuşurken benim sadece gülümseyerek dinleyecek olmamı kabullenecek bir insanla tanışmayı ne kadar istiyorum bilemezsiniz.




I'm lonely (ve hatta Brian Molko telaffuzuyla lone-lay) mi demişti birisi?

6 comments:

Ceren said...

eylül de ingiltere'ye gidicem ve şu sıralar arkadaş bulamıycam diye korkmaya başlamıştım, bunu okudum tuz biber oldu :/

zerofeelings said...

korkma, bu tamamen benim soğuk nevale bir insan olmamdan kaynaklanıyor. eğer arkadaş canlısı bir insansan arkadaş bulursun kesin :) bulamazsan birlikte soğuk nevale oluruz en kötü.

Mr. No said...

lisedeyken ben de aynı senin gibiydim. hem pek konuşan biri değildim hem de biraz utangaçtım. ama üniversite yıllarında bu geçti. şimdi halimden çok memnunum. hatta geçenlerde 4 yıldır görmediğim eski patronum (evet patronumdu ama yakın olmayan iki arkadaş gibiydik) ile karşılaştım yolda. bana sarılıp "seni gördüğüme çok sevindim. istanbul'a geldiğinde mutlaka ara beni" dedi. bu yıllar boyunca geçirdiğim evrimin bir göstergesiydi galiba. eğer eskiden olduğum gibi kalsaydım, kaldırım değiştirir, görmemiş gibi yapardım kesin. sen de o yüzden üzülme bence. yaşla ilgili galiba bu. zamanla geçecektir. ama en azından bir tane kanka yapmaya bak kendine! bir de kendine güven mutlaka. o masada oturan soğuk nevalelerin hiçbiri senden daha akıllı değil! biraz uzun yazdım galiba ama kendime çok yakın hissetim yazdıklarını okuduktan sonra, ondandır :)

zerofeelings said...

bu neyle ilgili bilmiyorum. eskiden çok daha konuşkan, sosyal ve çekinmeyen bir insandım. sanırım kendini "ben çekingen bir insanım" diye şartladıkça o şartlamanın dışına çıkmak daha da zorlaşıyor.

kankanın nasıl yapıldığı konusunda tavsiyelerini bekliyorum :)

Mr. No said...

hemen cvp vermişsin, şaşırdım. az önce bir postunda mesajlara çok geç cvp verdiğini okudum çünkü :) anladığım kadarıyla yaşadığın yeri çok sık değiştirmişsin. belki ondandır. ne de olsa çevrendeki insanlar sürekli değişiyor. kanka edinmek konusunda ne tavsiye etsem bilemedim. bu doğal bir süreç malum, aşık olmak gibi bişey. ama şunu söyleyebilirim: eğer bir arkadaşın gel şunu yapalım, buraya gidelim filan diyorsa, sana değer veriyor olabilir, onu mümkün olduğunca reddetme. insanlara şans ver ve sen de onlara şans sun... bilmiyorum işte böyle...

zerofeelings said...

burada daha çabuk cevap veriyorum :) evet, çok yer değiştiriyorum, son 5 yılda yaşadığım 4. farklı şehir bu. bundan sonra biri bana şunu yapalım mı şeklinde bir teklifle geldiğinde evde boş boş oturup dizi izleyesim geldiği için bahane uydurup hayır demeyeceğim kesinlikle :)