Tuesday 17 May 2011

every plane is a missile, every suitcase...

Tezimin lit review kısmının ilk taslağı sonunda bitti. Bugün o kadar acayip bir ruh halindeydim ki, anlatamam. Yarım saatte bir uyanıp saatin daha 8 olmadığını görünce bir oh çekip uykuya döndüğüm bir geceden sonra gözlerimi zor açarak uyandım, duş aldım, ve alelacele okula gittim. Hem o koşuşturmaca, hem tez stresi derken uyanmamla okula ulaşmam arasında geçen zamanın detaylarını hiç hatırlamıyorum. Çok ilginç bir şekilde kafamdan silinmiş hepsi.

İnanılmaz hızlı geçen bir 7 saatlik bir workshop'tan sonra (7 saat, şimdi düşündükçe oha diyorum) eve gelmek için otobüse bindim. Londra merkeze geldikten sonra birden trafik durma derecesinde yavaşladı ve normalde otobüslerde hiç yapılmayan bir "Güvenliğiniz için çevrenize dikkat edin, şüpheli bir paket görürseniz polisi arayın" anonsu yapıldı. Sokaklar fena halde polis arabası vs. kaynıyordu. Herkes fısır fısır spekülasyona başladı. Geçtiğimiz günlerde you-know-who öldüğünden beri ülkedeki köktenci Müslümanlar kafayı yiyecek diye gündüz metroya binmeye, kalabalık yerlere gitmeye korkar hale gelen ben otobüsten inene kadar ve duraktan eve yürüyene kadar başıma bir şeyler gelecek diye nasıl üç buçuk attım, inanamazsınız. Sonradan öğrendim ki olayın nedeni buymuş.

Ruh halim normale şimdi döndü.

Hiç internete girip biraz kendime zaman ayıracak ve güne hazırlanacak vakit olmadan uyandığım gibi dışarı çıkmak zorunda kaldığım günlerde kendim olmuyorum.

No comments: