Sunday 22 August 2010

phone phobia

Burada telefon kullanmaktan hazzetmeyişimden daha önce pek çok kez bahsetmiştim. Telefonda konuşmayı sevmem. 4-5 yıl önceki bir sevgilim dışında uzun uzun telefonda konuşabildiğim bir insan olmamıştır. Zaten fena halde ADD sahibi bir insan olarak görmediğim bir sesin ne dediğine uzun süre konsantre olmam mümkün olmuyor. Yani 1-2 dakikadan uzun bir telefon görüşmesi yaptıysak ve siz bir şey anlatırken beni dinliyor sanıyorduysanız çok yanılmışsınız. Gerçek hayatta bile bazen insanların gözüme baka baka anlattığı şeyleri dinleyemiyorum, arada başka dünyalara dalıp gidiyorum, geri geliyorum, "hmm?" türü bir şeyler sıkıştırıyorum araya ve sonra tekrar gidiyorum. Telefondaki dikkat süremin kısalığını tahmin edebilirsiniz yani. Bu yüzden telefonda konuşmayı sevmiyorum.

Bir diğer sevmeme nedenim ise diyecek laf bulamamam. "Ee naptın bugün, naber?" türü laflara "İyiyim, pek bir şey yapmadım"dan başka verecek cevap bulamıyorum. Uzun uzun konuşmaktan hoşlanmıyorum anlatma gereği duyduğum özel bir şey olmadıysa. Gerçek hayatta sessizliklere bir yere kadar tahammül edilebiliyor, ya da kendimi çeşitli jestler ve gülümsemelerle ifade edebiliyorum; ama telefonda sessizliğimin umursamazlık ve kabalık olarak anlaşılabileceğini bildiğimden telefonda konuşmaktan pek hoşlanmıyorum. Bu diyecek şey bulamama olayım mesajlar için de geçerli. Burada saçma salak bir şeyden saatlerce bahsedebilen bir insan olan ben, iş mesajlaşmaya gelince kalakalıyorum. Çünkü söylenmesi gereken bir şeyi söylemenin ötesinde bir nedenle atılan tüm mesajlar bana gereksiz geliyor. Poetik mesajlar atamıyorum ben, o yüzden çok duygusal yazılmış seni seviyorum/özledim konseptli mesajlara "Ben de, hadi iyi geceler" diye cevap vererek odun insan olmaktansa bundan sonra "Çok güzel demişsin iyi güzel, ama ben bu durumlarda ne diyeceğimi bilemiyorum" demeye karar verdim.

En çok çekindiğim telefon kullanımı ise tanımadığım insanlarla konuşmak. Okulu, telefon şirketini, pizzacıyı falan aramam gerektiğinde; işte asıl o zaman deliriyorum. Eğer internetten söz konusu yere ulaşamıyorsam ve mutlaka aramam gerekiyorsa bunu olabildiğince erteliyorum. Daha fazla ertelenemeyecek kadar erteledikten sonra telefon başında 10 dakika kendimi sakinleştirip arıyorum. Eğer yanımda biri varsa "Lütfen benim için sen arayıp benim yerime konuşur musun" diyorum, ama insanlar neden aramaktan çekindiğimi anlamıyorlar. Bilmiyorlar ki ben telefonda tanımadığım biriyle konuşmaktan çok korkuyorum, bilmiyorlar ki benim yerime konuşmaları benim için inanılmaz büyük bir iyilik.

Telefon fobisi diye bir şey gerçekten de varmış (yalnız olmadığımı bilmek çok rahatlatıcı). About.com diyor ki:

If you answer "yes" to any of these, your phone fear may indeed be a phobia.

Before and after calls do you...

•feel extremely anxious when making or receiving calls?
•delay making phone calls due to anxiety?
•worry about bothering the other person?
•worry about what you will say?
•worry about embarrassing yourself?
•avoid making calls or have others call for you?
•obsess what was said after calls?

When on the phone do you...

•shake?
•have trouble concentrating?
•feel nauseous?
•feel your heart race?


Hepsine yes.

No comments: