Friday, 2 April 2010

now i know how joan of arc felt

Az önce nereden estiyse bilmiyorum ama aklıma ben orta sondayken aynı okulda lise 2'de olan ve çok hoşlandığım bir kız geldi. Adını hatırlıyordum ama soyadını unutmuştum, saatlerce -abarttım evet, dakikalarca- Google'da arayıp bulamayıp sinir olduktan sonra aklıma okulun sitesine bakmak geldi. Thank the gods ki Avni Akyol internet sitesine mezunlarının listesini koymuş, böylece Deniz hanfendinin soyadını bulabildim. Sonra fark ettim ki o zamanlar arkadaşım olmayan, mezun olduktan sonradan tanıştığım bir insanla aynı sınıftalarmış lisedeyken. Böylece söz konusu arkadaşımın profilinden Deniz'in profilini buldum ve gayet beautiful as ever bir şekilde karşımdaydı yüzü.

Onu düşünürken aslında o zamanlar o hislerime hoşlanmak olarak değil, gayet platonik bir girl crush gözüyle bakıyor olduğumu fark ettim. En ufak bir şekilde bile cinsel olmayan bir hoşlanmaydı mı desem, ne desem bilemiyorum, ama daha çok duygusal bir şeydi. Daha sonra coming out öncesi kızlarla arkadaşlık ilişkilerime bakınca ortaokul ve lise yıllarındaki okul dışındaki birkaç yakın arkadaşlarıma karşı yine o hissin var olduğunu fark ettim. Yani ben gayet farkında olmadan en yakın kız arkadaşlarımdan hoşlanıyormuşum 17 yaş öncesi dönemimde. Bu jetonun şu anda düşmesi nedendir bilemiyorum ama bir sürü şeyin (özellikle yakın arkadaşlarımı aşırı sahiplenme ve kıskanma huyum, sürekli el tutma/sarılma/öpme/birlikte uyuma vs. isteğim) nedenleri daha anlaşılır hale geldi kafamda.

Sweetness
Sweetness I was only joking when I said
I'd like to smash every tooth in your head
Oh sweetness
Sweetness I was only joking when I said
By rights you should be bludgeoned in your bed

And now I know how Joan of Arc felt
Now I know how Joan of Arc felt
As the flames rose to her Roman nose
And her discman started to melt

No comments: