Sunday, 2 August 2009

it's not fair, i think you're really mean

Çok zamandır yazmıyor olduğumu fark ettim. Bilmiyorum, kimin için ne yazıyorum, neden yazıyorum, yazdıklarım benim ya da başkaları için birşeyleri değiştiriyor mu? Rahatlıyor muyum falan? Bir cevap bulamadım bu soruya, öylesine yine yazıyorum.

Gender Studies için master'a kadar bekleyebilirim, zaten 1 yılım kaldı, ama Politics and IR okuyor olmak içimi sıkmaya başladı bu aralar. Neden Creative Writing ya da Journalism okumuyorum diyorum kendi kendime. Journalism olabilir aslında evet, ama Creative Writing bilemiyorum. Yaratıcılık seviyem buraya yazdıklarımdan ibaret değil, alakası bile yok hatta, fazlasıyla yetenekli olabilirim o konuda. Ama yazdığım birşeyi başkasına asla gösteremem eğer işin içine kurgu girerse, çok eminim. Kendi ismimi altına koyarak gösteremem en azından. Sadece kendimi tatmin etmek için aylarca uğraşıp yazmak saçma mı?

Lisa gitti bu sabah, sıkıldım birden. Yalnızlığımı çok sevmeme rağmen o yokken sıkılıyor olmam garip mi?

Pek dışarı çıkacağımı sanmıyorum İngiltere'ye dönene kadar, İzmir'deki her türlü ortam ve insandan aşırı sıkıldım. Yeni birileriyle yeni bir yerlere gitmek istiyorum, var mı öyle birşey?

Laptopum sapıttığı için bugün yeni bir netbook aldım kendime. Hafif ve minik ötesi, aşırı cici birşey. Bayıldım. Diğer yandan Sony Vaio laptopum sadece 3 yıllık olmasına rağmen son 1 yılda aynı ekran arızasını 2. kez yaşıyor, Vaio servisine yollamamaya karar verdim bu kez, hem tamir etmeleri 1 ay sürüyor hem de garanti bitmişse fiyatları oha ötesi. Neymiş, tipi güzel diye Sony Vaio alınmamalıymış.

3 haftam kaldı, yazmam gereken 3 essay var. Meşgul olacağım sanırım bu 3 hafta, şaşırtıcı ama gayet mutluyum bu yüzden. Fazla boş vakit iyi gelmiyor bana.

Effexor olmadan geçen 2. günüm, biraz kafamı-sağa-çeviriyorum-ama-beynim-sanki-10-saniye-sonra-takip-ediyor hissi ve titreme/bayılma-isteği karışımı birşeyler içindeyim. 2 yıl boyunca gayet yüksek dozlarda ilaç kullandıktan sonra normal insanlar gibi hayatta arada sırada canımı sıkan şeyler olabileceği ve bunlarla baş etmem gerektiği gerçeğine alışmam zaman alabilir gibi biraz.

Tamamen kendime odaklanmam sanırım en mantıklısı, hayatımdaki her insanın -pardon D ve D, siz kalıcısınız- geçici olduğunu ve 1-2 istisna dışında hiçbirinin beni asla doğru düzgün tanımayacağını, dolayısıyla kimsenin yanımda olacağına güvenmemem gerektiğini kabullenmem de iyi olur bu arada. E, nasıl yapıyordun acaba sen bunu? Odanda günlerce oturup mutlu olabilen bir insan oldun yıllarca, şu an nerede ne yapıyorsun bilemiyorum ama kıskanıyorum o halini.

Sunday, 19 July 2009

not 19 forever

Boş vaktim pek bol bugünlerde, o yüzden saçma flash oyunlarıyla bozdum kafayı.

The Idiot Test IQ testi gibi bir nevi. Eğlenceli birşey, sadece size söyleneni yapmanız gerekiyor.

Crimson Room ise çok daha komplike. Bir odada kilitli kaldınız ve kurtulmaya çalışıyorsunuz. Sağa sola tıklayarak, çekmeceleri dolapları bilmemneleri açarak işinize yarayacak nesneler topluyorsunuz. Kolay gibi geliyor ama 1 saat falan sürdü benim odadan çıkabilmem. Kafa yedirtici birşey kesinlikle, tavsiye ederim ama. Sitede oyunun daha zor versiyonları da var.

Teenager oluşumun son dakikaları. Aklıma The Courteeners'ın Not 19 Forever'ı takıldı. Kendime gelsin bu şarkı.

You’re not nineteen forever, pull yourself together
I know it seems strange but things, they change
Older woman and ever so slightly younger man
God bless the band, they’re doing all they can

Dün geceden ve bu sabahki paniğimden sonra kesinlikle kendime söylemem gerekiyor artık bunu: You're not 19 forever, pull yourself together.

Saturday, 18 July 2009

i got a feeling that tonight's gonna be a good night

Tonight's the night
Let's live it up
I got my money
Let's spend it up


Lindsay'in çıplak fotosunu buldum ama kimseyle paylaşmak istemediğim için buraya koymuyorum. Buzlu viskimle oturmuş dışarı çıkma saatinin gelmesini bekliyorum. Pazartesi doğumgünüm, 21'e giriyorum, soranlara hala 20 diyorum ama. 19 diyemeyecek miyim artık gerçekten? Bu gece güzel olsun, malum kişiyi görmeyeyim lütfen. Lisa geliyor Pazartesi.

Monday, 13 July 2009

days before you came, freezing cold and empty


Doğumgünümde bana Xena DVD seti alması için bir arkadaşımı ikna etmiş bulunuyorum. 2-3 aydır tanıdığım birinin bana 200 TL'lik hediye alacak kadar beni sevdiğini düşünmek mutluluk verici.

Bugün Facebook listemdeki birinin status update'ine takıldı gözüm. "Dünyadaki en mutlu insanım vs vs ilahi bir güç olmalı kesin çünkü hayatımın kadınının her özelliğiyle karşıma çıkmasının başka bir açıklaması olamaz" konseptli birşeydi. Sarkastik tarafım "2 ay sonra da o lafı edebilecek misin acaba" diye düşünürken romantik yönüm ise buna inanabilmek istiyor. Var mı gerçekten böyle birşey? Soulmate, the one ya da her ne demek istiyorsanız, herkes için kusursuz olan birisi var mı? Yoksa her zaman aslında yalnız olacak ve yalnız mı öleceğiz? Soulmate denen şey yoksa yaşamamızın anlamı ya da nedeni ne ki? Çevremde varlığından çok yokluğuna dair örneklere rastlasam da gerçek aşka felaket derece inanıyorum hala. Or maybe it's just wishful thinking.

Eğer bahsi geçen ilahi güç soulmate'imi karşıma çıkaracaksa mümkünse Lucy Lawless tipinde olsun kendisi.

"If the people we love are stolen from us, the way to have them live on is to never stop loving them. Buildings burn, people die, but real love is forever." **Seni çok özlüyorum hala ama bunu sana hiç söylemeyeceğim.

Saturday, 11 July 2009

indie sux, hardline sux, emo sux, you suck!!

Is it possible to unfriend someone to death? Because I sure would like to.

1 aydır the Hangover Türkiye'ye gelsin ve yeniden izleyeyim diye bekliyordum, dün geldi sonunda. Bu kadar yerlerde yatmamıştım daha önce hiç bir filmde, tavsiye ederim. Ama faggot kelimesini şapşal, fuck off'u da basın gidin diye çevirmeleri beni benden aldı. Trafikte, futbol maçlarında birbirinin anasına küfreden Türk toplumu ibne ya da siktir git denince offensive bulacak değil herhalde. Komik.

İngiltere'den aldığım duyumlara göre Sacha Baron Cohen'ın yeni filmi Bruno (Brüno?) da komik ötesiymiş. Türkiye gösterim tarihi 14 Ağustos.

Dün 1 saatte otomatik vitesli araba kullanmayı öğrendim tamamen, sadece İngiltere'ye gidip trafik kurallarını öğrenmem ve ordaki trafiğe alışmam kaldı ehliyet almam için. Otomatik vites gibi mega eğlenceli birşey varken insanlar neden manuel vites kullanıyor hala bilmiyorum.

Rachelle LeFevre yeni takıntım. Bilmeyenler için Twilight'daki Victoria oluyor kendisi. Önceki hayatımda celebrity stalker falandım bence ben, eminim. Ayrıca kızıllara tapıyorum.


Çeşme'ye gidiyorum birazdan, akşam Otto Alaçatı'da Crazy P'ye gidecek olan var mı? Alaçatı'yı, Çeşme'yi, İzmir'i seviyorum.

En straight, en tiki kızlar bile convert edilebiliyormuş ayrıca İzmir'de, öyle duydum ben :) Z'ye öpücük kocaman.

In this town all streets lead to sea
All girls and boys leave by A.M. 3
In this town all the rooftops glimmer

All the engines stop and you hear the silence of your lover
In this town we have no sympathy
We have no sympathy

Friday, 10 July 2009

dressed smart like a london bloke, before he speak his suit bespoke


La Roux'nun 26 Kasım Shepherd's Bush konserine bilet aldım az önce. Reading'de doğru düzgün izleyememe olasılığım yüzünden. Neyse, Fransa'daki iptal olan konserden sonra buna birşey olmaz umarım.

Quadrophenia'nın müzikaline de bilet aldım ayrıca bugün. İnsan nasıl İngiltere turnesi yapar ve Londra'ya uğramaz bilemiyorum. Gerçi Brighton'a gitmek için bahane olur. Tapıyorum Brighton'a, dünyada Paris'ten sonraki 2. favori şehrim kesinlikle, ama ne zaman gitsem birileriyle (arkadaş/sevgili) kavga ediyorum, moral bozucu şeyler geliyor başıma.

Quadrophenia'dan bahsetmişken the Mighty Boosh'taki mod kurtlar geldi aklıma. Vince Noir is the King of the Mods. Çocuklarımın babası olsun istiyorum bazen.



Velvet Goldmine'daki "So what are you, are you a mod or a rocker?" sorusunu "Nesin sen, alaturkacı mı alafrangacı mı?" diye çeviren insanla tanışmak isterim ayrıca. Bu da aklıma geldi birden.

Wednesday, 8 July 2009

so if you're lonely, why'd you say you're not lonely


X kişisine "Darkwave kim, sen kim" diyerek başlamak istedim bugünkü yazıma. Bunu da yaptıktan sonra konuya girebilirim..

Son derece umut verici biriyle tanıştım bugün, genel sıkıntımı üzerimden alma potansiyeli olan birisi. She's intriguing.

Baya iyi bir arkadaşımdan hoşlanıyorum sanırım. Yani birlikte olalım falan istemem de, zararsız bir crush gibi, sürekli yanımda olsun istiyorum. Kafa karıştırıcı.

Well it's a big big city and it's always the same
Can never be too pretty tell me your name
Is it out of line if I was to be bold and say "Would you be mine"?

So if you're lonely why'd you say you're not lonely
Oh you're a silly girl, I know I heard it so
It's just like you to come and go
And know me no you don't even know me
You're so sweet to try, oh my, you caught my eye

A girl like you's just irresistible


Would you be mine?

Tuesday, 7 July 2009

reclaiming cunt

  • Average Depth of a Vagina: between 3 to 6 inches.
    Largest Vagina: the female blue whale with a normal length of 6 to 8 feet.
    Largest Human Vagina: belonged to a woman who was 7'8" tall.
    Smallest Vagina: 2 or 3 centimeters - surgery is required for correction.
    Longest Clitoris: recorded at 4 inches long and 1 inches diameter. (oha)
    Longest Labia Minora: some African tribes enlarge their labia to 7 inches in length.
    Most Breasts: In 1886 a French woman was recorded with ten individual breasts. (oha #2)
    Most Orgasms: 134 in one hour for a woman - 16 for a man.
    Longest Recorded Orgasm: 43-seconds with 25 consecutive contractions.
    Longest Recorded Pubic Hair: 28" (71.12 cm) long. (eww, gross)
  • Women were discouraged from having orgasms during the Middle Ages because it was thought that orgasms made women less capable of getting pregnant.
  • According to the Hite Report, candles are the artificial device used more frequently by women when masturbating.
  • According to Kinsey Report (1953), 15 percent of the female population was capable of multiple orgasms.
  • The vagina and the eye are self-cleaning organs.
  • Having an orgasm relieves menstrual cramps because the vigorous muscle action moves blood and other fluids away from congested organs.
  • The G-spot is named for Dr. Ernest Grafenberg.
  • There are about 1,000 recognized slang words for "vagina."
  • In a recent survey of women who use vibrators for sexual relief, 8 out 10 stated they do not insert the vibrator inside them, they use it on the outside of the clitoris to achieve orgasm.
  • A female orgasm is a powerful painkiller (because of the release of endorphins), so headaches are in fact a bad excuse not to have sex.

Monday, 6 July 2009

i'll take a little pain with my pleasure


You pretend you're high
Pretend you're bored
Pretend you're anything
Just to be adored
And what you need
Is what you get

Don't believe in love
Don't believe in hate
Don't believe in anything
That you can't waste

You stupid girl

All you had you wasted

Çeşme'de uzun zamandır eğlenmediğim kadar eğlendim bu haftasonu. Cuma gecesi Otto Alaçatı'ya gitmem dışında tüm zamanım yayılarak geçti tamamen. Sanırım Alaçatı'da deniz ve güneş dolu birkaç gün geçirmenin çözemeyeceği az şey var hayatta. Ve de tabii ki bir sürahi Long Island. Otto'dakini özellikle beğendim.

Ve hayatta şundan daha doğru çok az şey var:

What happens when you lose everything? You just start again, you start all over again.

Fena birşey değil aslında. İyi bile oldu belki de.
Bu gece dolunay var. Duygusal sapıtma dönemim yani. Beware.

Friday, 3 July 2009

mi corazón, mi cenicero

Dün LiLo'nun doğumgünüydü. 2 hafta sonra da benim doğumgünüm ve Lisa Türkiye'ye geliyor, birlikte Bodrum-Çeşme-Kuşadası'nda ülkemizin mavi sahilleri gezisi yapacağız.



LiLo ve Sam birlikte görülmüşler dün.. Acaba?

Hayatımın en kötü haftasını geçirdim, ama guess what? I SURVIVED IT!! Take this, haterz ;)

Antidepresanımı bırakıyorum, tiroid ve diyabet ilaçlarına başladım. Okul uzasın, uzamasın, her türlü mutluyum. 'Her işte bir hayır vardır'ı hayat felsefem kabul ettiğimden beri daha bir iyi hissediyorum kendimi.

You were alone before we met
No more forlorn than one could get
How could we know we had found treasure?
How sinister and how correct

And it was
A leap of faith I could not take
A promise that I could not make

I tore the muscle from your chest
And used it to stub out cigarettes
I listened to your screams of pleasure
Now watch the bedsheets turn blood red

God bless star-crossed lovers.