Monday, 22 June 2009

funeral for friends

Cadde'deki evimin odasından beri hiç bir mekana bağlanmadığım kadar bağlı hissettiğim odel odamda oturmuş Jackfairy hanfendiyi bekliyorum. Çarşaflarımın ve havlularımın her gün değiştirilmesi, odamın temizlenmesi, minibarın hergün doldurulması bana aşırı bir zevk veriyor. Bir de kocaman bir yatakta yayılarak gereksiz sayıda kocaman yastıklara yatıp televizyon izlemeye bayılıyorum otel odalarıyla ilgili.

Viski şişesi bitti. Şu son 3 günde içtiğim kadar viskiyi uzun zamandır içmemiştim. Belki de hiç hatta. Hayat fazlasıyla garipleşti bu haftasonu. Görmenin bende duygusal tepkiler yarattığı ne kadar insan varsa hepsini gördüm sanırım. Hayatımdaki en büyük kalp/hayal kırıklıklarında ilk 5'e rahatlıkla girebilen Aslı'yı görmek en garip ve beklenmedik olanıydı. Geçenlerde "May our friendship finally rest in peace" yazmıştım ex best friend'im için, bir onu görmedim bu haftasonu, onu da İzmir'de kesin görür ve 1 yıl geçtiği halde aslında hala ne kadar huzur bulmaktan uzak olduğumu fark ederim bu konuda diye düşünüyorum.

Birileriyle herşeyimi paylaşıp deli gibi kanka olma potansiyelim aşırı yüksek şu günlerde, ne kadar süreceği umrumda bile değil, zaten hayatıma geriye dönük olarak baktığımda kankalıklarımın ömrünün ortalama 1 yıl olduğunu görüyorum. Herkesin böyle mi acaba yoksa bende mi bir gariplik var? Ya da insanlar garipler belki de. Ezgi ve Aslı konusunda hatalıydım evet, ama ondan sonraki başarısız kankalıklarımda yanlış birşey yaptığımı düşünmüyorum. Uzaklaşmak çift taraflı birşey.

Sunday, 21 June 2009

deep down inside I know love will survive

Yıllardır "I shouldn't let anyone see how vulnerable I really am" kuralımı yok sayarak gerçekten canımı sıkan herşeyi açıkça anlattığım tek kişisin. Yıllardır değil, hatta, genel olarak tek kişisin.

Clouds in my head have been parted with grace
By the voices of an angel revealing her face
and her words they make sense and I do understand
Falling in love wasn't part of the plan

Forces within me mix reason with lust,
butI'll try to accept it and not make it worse
'cause I know I might lose it by taking the chance
But love without pain isn't really romance

Bugün ihtiyacım olan tek insan sendin gerçekten, ruh halimi 180 derece değiştirebilecek olan tek kişi.

http://zerofeelingss.blogspot.com/2007/12/twin-flames-and-soul-mates.html

Sana bahsettiğim şey bu, soul flame :) Seviyorum seni, gerçekten.

Saturday, 20 June 2009

got no friends, got no lover

Can you stay up for the weekend
And blame god for looking too old
Can you find all that you stand for
Has been replaced with mountains of gold
You cannot dream yourself to notice
To feel pain and swallow fear
But can you stay up for the weekend
For next year

God I can't do this anymore
though I'll be laid down on the floor
as many feet walk through the door
I'm not alone

Uzun zamandır yazmıyorum buraya kayda değer birşey. Kayda değerden kastım duygusal ya da zihinsel değeri olan birşeyler. Türkiye'de olduğum zaman duygusal yazma isteğim coşuyor, bunu fark ettim. İngiltere'deyken nedense hisli şeyler yazasım gelmiyor, mutlu olmakla meşgul oluyorum çünkü genelde. Ve tabii ki İstanbul'a adım atalı 24 saat olmadan mutsuz hislerim geri geldiler. Çok uzun zamandır görmediğim bir sürü insan gördüm bugün, yakın arkadaşım gözüyle baktığım bir sürü insanla en ufak bir alakam yok artık, bunu fark ettim. Neden böyle oldu bilmiyorum ama ne olursa olsun 1 yıl önce kankam/sevgilim/vs. dediğim birinin yanından tek kelime etmeden siktirip gitmem, bundan eminim. Birşey kaybettiğimi düşünmüyorum açıkçası, değer verdiğim insanların yaptığı saçmalıklara "hmm, ne acı" gözüyle bakıyorum artık. Yazık gerçekten.

Wednesday, 3 June 2009

london on alert - lohan has arrived


Evet, Lindsay Lohan hanfendi dün Eurostar'la Londra'ya gelmişler Paris'ten. 1 gün önce gelseymiş karşılaşırmışız belki, falan filan. Sam Ronson da Londra'daymış.
"Take cover... Lindsay Lohan was last night heading for a reunion with former lover Sam Ronson.

LiLo jumped on a high-speed London-bound Eurostar in Paris yesterday in a bid to get their volatile relationship back on track.

She was all set to attend the Glamour Awards' after-party, where Sam was due to DJ.

However, Sam's DJ brother Mark - a presenter at the awards in a marquee in Berkeley Square - was not happy.

A source said: "Mark went mad when he heard Lindsay was on her way over. He can't be bothered with the drama that follows Lindsay."

While she was on the Eurostar, LiLo took pictures on her mobile phone of her with her fingers in her mouth, looking all worried.

A source at the after-party in Whisky Mist said: "Sam asked to be given 25 huge towels."

To mop up all the tears?"
Oh, all the dyke drama.
Paris'te aşırı, aşırı ve aşırı derecede hectic geçen bir haftasonundan sonra hala kendime gelebilmiş değilim. Cumartesi gecesi 3 buçukta evden çıkıp Luton'daki neden Londra sayıldığını bilmediğim havaalanına 2,5 saatte ulaştık. 2,5 saatte arabayla Paris'e gidilebildiğini belirtmekte fayda var tabii ki. Lisa'nın ters yönde giden trafikte araba kullanmama takıntısı. Öte yorgun bir şekilde Paris şehir merkezine ulaştığımızda öğlen falandı. Eiffel Kulesi'ne gidip parktaki havuzun etrafındaki çimenlerde bikiniyle güneşlenen Fransız halkının arasına karışıp bütün gün mayıştık, ve malesef fark ettik ki kotla güneş altında yatılmıyormuş. Neden kotların diz kısmı güneşte aşırı ısınıyor? İlginç. Bir de Paris'in güvercinleri pek bir besili, Londra'dakilere kıyasla yaratık gibiler. Kendimizi yerlerden kaldırabilecek hale gelince klasik turist şehir turu yaptık, fake bir Banksy bulup heyecanlandık, akşam da Le Marais'ye gittik. Le Marais gibisi yok kesinlikle, neden bilmiyorum ama oradaki gay barların sıcak havası Londra-Soho'dakilerin hiçbirinde yok. Pazartesi Lisa'nın doğumgünüydü ve Eurodisney'e gittik, tapıyorum oraya kesinlikle. Cuma yeniden Paris'e gidiyorum, bu kez Eurostar'la thank fuck for that. Disneyland giriş bileti 51 euro ve yıllık bilet 89 euro olduğuna göre yıllık alıp boş zamanım oldukça gelmek mantıklı görünmeye başladı gözüme.
Cuma günkü La Roux konseri iptal oldu Elly'nin "boğaz problemleri" nedeniyle. "Ama ben onun için Paris'e geliyodum??" diye kaldım ben de. O halde Cuma gecesi Le Marais gay pub crawl.
Boğaz problemi demişken, boğazım ağrımaya başladı fena halde. Haziran'da bademcik iltihabı geçiren tek kişi olabilir miyim?
So drive yourself insane tonight, it's not that far away and I just filled up your tank earlier today.

Saturday, 30 May 2009

if you've got no kind words to say, you should say nothing more at all



Geçen gün L'in evinde NME TV izlerken The Maccabees-No Kind Words denk geldi, vokal insanı ne kadar Mathew Horne'a benziyor öyle. Ve birini hatırlattı bana, hatırlamak istemediğim birisi, sözleri de ona yazmışım gibi.

Dear friend of mine has,
Broken his union
Broke from tradition
Broken his vision of the future
Alone, Alone, Alone
Not alone at all

Dear friend of mine is,
Testing his body
Tempting disaster, testing water
with another's daughter
Alone alone, Alone, Not alone at all

If you've got no kind words to say
You should say nothing more at all

Paris'e gidiyorum sabaha karşı. Özledim.

Friday, 29 May 2009

we might die from medication, but we sure killed all the pain

And I know you have a heavy heart; I can feel it when we kiss
So many men stronger than me have thrown their backs out trying to lift it
But me I’m not a gamble, you can count on me to split
The love I sell you in the evening, by the morning won’t exist.

And I’m not sure what the trouble was that started all of this
The reasons all have run away but the feeling never did
It’s not something I would recommend, but it is one way to live
Cause what is simple in the moonlight, by the morning never is
What’s so simple in the moonlight, now is so complicated
What’s so simple in the moonlight, so simple in the moonlight..









For my ex best friend, may our friendship finally rest in peace.

how'd you get to find love, real love, love, love, love

Cumartesi sabah 09.30'da en kafam basmayan ders olan Politics of the European Union'ın finalini koyan kişinin kafasına sincap atlasın lütfen. Ya da badger ısırsın, Türkçesi nedir bilmiyorum badger'ın. Ama ne kadar korkunç dişleri var onun, evet. Porsukmuş Türkçesi.




Yarın kaç kişinin doğumgünü ayrıca? Oha falan oldum cidden yani Facebook'ta görünce. Asıl fena olanı ev arkadaşım Jamie'nin doğumgünü bugün, ve insanlar aşağıda çılgın atarken ben odamda çalışmaya çalışıyor olacağım. Life's so not fair.

*double tear*



Süper kısmı ise Pazar sabahı Paris'e gidiyor olmam. Yaşasın evet!! Eurodisney!




Bu şarkı felaket Paris'i hatırlatıyor bana. Son gittiğimde deli gibi bunu dinliyordum, hatta son Paris konulu yazımın başlığı Time Stops Still When You've Lost Love.

Wednesday, 27 May 2009

this time baby I'll be bulletproof


La Roux - Bulletproof

Evet, kafayı La Roux ile, daha doğrusu Elly Jackson ile bozmuş bulunuyorum, it's official. Çok, çok fena. Çok hem de.

Been there, done that, messed around

I'm having fun, don't put me down

I'll never let you sweep me off my feet

I won't let you in again

Thursday, 21 May 2009

let them eat couture

Geçen hafta Pride in Canterbury adlı -adını Canterbury'deki hiç bir gay'in duymadığı- bir grubun City Council'a yaptığı "şehir yönetimi gay'leri takmıyor" konseptli resmi şikayet sonrası haftaya Canterbury'nin ilk tamamen gay barı açılıyor sevgili okuyucular. Bundan sonra Girls And boYs gibi haftada bir kez yapılan gayimsi -yarısı straight dolu- gecelere kalmamayı umuyorum ama açanların Maidstone'daki Queen Ann'i satın alıp eski sahiplerinin mekana girmesini yasaklayan dandirikler olduğunu duyunca biraz şüpheyle bakar oldum. Yine de İngiliz yetkililerin hızını tebrik ediyoruz evet.

http://www.yourcanterbury.co.uk/kent-news/Lap-dancing-club-to-become-city_s-only-gay-bar-newsinkent24505.aspx?news=local

Wednesday, 20 May 2009

i'm going in for the kill

Yanındaki koltuğu tut bekle beni Elly, geliyorum!!

Kaderin oyunu şeklinde dün gece ben sınav stresi içindeyken Londra'da konser veren La Roux'yu görme isteğimi sonunda Paris'te gerçekleştirmeye karar vererek 5 Haziran'daki Paris konserlerine biletimi aldım az önce. Eurostar bileti bile buldum 100 pounda return, oha diyorum. Good times. Böylece 31 Mayıs Paris'e gidiyor, ertesi gün İngiltere'ye dönüyor, 4 gün sonra tekrar gidiyorum 3 günlüğüne. Süper bir hafta olacak gibi.

Domuz gribi İngiltere'de daha da yayılmaya başlamış. Londra'dan ve havaalanlarından, kalabalık yerlerden uzak durmalı ve etrafımda gripli birini görürsem Tamiflu almaya başlamalıymışım, note to self.

La Roux-In For The Kill (Skream's Let's Get Ravey remix) günün şarkısı. Myspace'lerinde bulunabilir. Yeni tapınma grubum kendileri.

http://www.myspace.com/larouxuk

I hang my hopes out on the line
Will they be ready for you in time
If you leave them out too long
They'll be withered by the sun
Full stops and exclamation marks
My words stumble before I start
How far can you send emotions?
Can this bridge cross the ocean?

I'm going in for the kill
I'm doing it for a thrill
Oh I'm hoping you'll understand
And not let go of my hand