Monday, 5 May 2014

slave to the wage

En son çalıştığım yerdeki kontratım bir ay önce sona erdiğinden beri bahar zamanı işsiz olmanın tadını çıkarıyorum. Son bir ayı British Museum'un altını üstüne getirerek, bol bol yürüyerek, öğleden sonraları Starbucks'ta kitabımla güneşlenerek ve haftada 3-4 kez sinemaya giderek geçirdim. En güzeli de bunları ya para ödemeden ya da olabildiğince az para harcayarak yapmış olmam.

Bundan önceki işsizlik dönemim yüksek lisansımı bitirdikten sonra ilk kez iş arıyor olduğum dönemdi. O zamanlar çalışıp para kazanmanın nasıl bir his olduğuna dair en ufak bir fikrim olmadığından rahatlıkla anne parası yiyor ve evde sıkıldıkça eBay'e sararak bir sürü gereksiz harcama yapıyordum. Bu sefer de boş olduğumdan yine abartılı bir tüketim döngüsüne gireceğimden endişe ediyordum, ama tam tersine harcamalarımı büyük oranda kıstım bu aralar. Parasızlıktan değil, sadece emek verip kazandığım parayı gereksiz şeylere harcamak içime oturduğundan.

Bu tutumluluk döneminde iyice farkına vardım ki, Londra'da beleşe yapılabilecek milyon tane şey var, özellikle de merkezi bir yerde yaşıyorsanız. Müzeler ücretsiz, evimin dibindeki British Museum'da her gün yarım saatte bir bedava galeri turları düzenleniyor. Yine yakınlardaki British Library'de bedava mesleki gelişim seminerleri düzenleniyor bir sürü. Üniversite semtinde yaşadığımdan birkaç üniversiteye yürüme mesafesindeyim, çoğunda öğlen ve akşamları çok ilgi çekici konuşma ve seminerler oluyor. Eskiden üşenip metroyla gittiğim Leicester Square'e 25 dakikada yürüyebildiğimi keşfettiğimden beri haftada birkaç kez gidiyorum, Prince Charles sinemasında gündüz gösterimleri çok ucuz ve her hafta bir seansa £1 bilet satıyorlar. Ayrıca Leicester Square'deki film premiere'lerinin yapıldığı büyük sinemalarda çoğu filmin vizyona girmeden bedava ön gösterimleri oluyor, bedava yemeli içmeli falan, eğer nereye bakacağınızı bilirseniz. Tüm bunlardan sonra güneş kremim, Kindle'ım ve iPad'imle birlikte Starbucks'ın dış masalarından birine kurulup güneşin tadını çıkarmak istediğimde de bir filtre kahve aldıktan sonra devamı bedava.

İlkbaharda Londra işsiz olmak için güzel bir ortam kesinlikle.

No comments: