Sunday 6 November 2011

the gaybourhood

Taksim'e "Women Club" adlı yeni bir yer açılmış. Her ne kadar infosunda "kadınlar için" falan türü bir şey yazmasa da ben isimlerinden hedef kitlelerinin kadınlar olduğunu çıkardım. Sonra Facebook'ta mekanda çekilen fotoğraflara baktım, go-go boy'lar falan vardı. Gay kadınlar için açılan bir mekanda neden erkekler dans ediyor bilemiyorum. Ayrıca fotoğraflarda en az 5-6 tane orta yaşlı kel erkek gözüme çarptı. Kadınlara hitap eden gay bir mekanda, hetero ya da gay, erkeklerin ne işi var anlamıyorum. Kadın arkadaşlarıyla gelenlere bir lafım yok da, gerisi ne yapıyor? Bir tür reverse fag hag'lik (sürekli gay erkeklerle takılan, "ayy canım ne şekersin sen" yapan hetero kadın modeli) örneği mi? Ya da saçma sapan bir "Olur da belki birini eve götürürüm" mantığı mı? Hayal mı görüyor bu adamlar? Oradaki kadınlardan birinin size dönüp bakma olasılığı dirseğinizde birden bir adet göt deliği belirme olasılığından daha düşük, farkında değilsiniz herhalde.

Bir de nedense bu ülkede gay mekanlar kendilerine "marjinal" diyor. Yok marjinal eğlence, yok marjinal gece kulübü falan. Ve içerideki kitle de, snobluk gibi olmasın ama, hayatta yaptığı en marjinal şey Serdar Ortaç'ın son şarkısının sözlerini henüz ezberleyememiş olmak olan bir insan grubu. Butchluğu maçoluk zanneden mi ararsınız, hala aktif-pasif roller gibi salak salak şeylerle uğraşan mı, maço kız arkadaşına "kocacım" diye hitap eden turuncu fondötenli kadınlar mı. Heteroseksizm ve heteronormativite heteroseksüel bile olmadıkları halde hepsinin içine işlemiş. Ne marjinalliği, LOL demek istiyorum kendilerine. Açık açık "gay bar" demek yemiyor herhalde.

İstanbul'a acilen fena halde upscale bir gay bar lazım. Cuma ya da cumartesi gecesi içeri erkek alınmayan (ya da bir bölümü sadece kadınlar için olan), girişi şöyle 30-40 lira olan, dolayısıyla içeride kariyer sahibi, düzgün insanlar barındıran bir mekan (evet, snob alert). Ve diğerleri gibi eski bir binanın bilmemkaçıncı katında olmayan, giriş katında olan ve girişinde alnının akıyla kocaman bir gökkuşağı dalgalandıran. Doğru düzgün müzik çalan.

Çünkü ben hiç alternatif olmadığı için binaların üst katlarına gizlenen, Tekel vodka içilen, Demet Akalın dinlenen ve cinsel yönelimimden başka en ufak bir ortak nokta sahibi olmadığım, sosyokültürel olarak ayrı dünyaların insanı olduğum tiplerle dolu mekanlara gitmek zorunda kalmak istemiyorum.

No comments: