Thursday 17 November 2011

the date from hell

Nette tanıştığım ve muhabbetim 2-3 cümleden ibaret olan bir insanla sadece çarşamba günü beğendiğim garsonun çalıştığı bara gitmeye bahanem olsun diye buluştum dün. Hayatımın en felaket buluşmalarından biriydi. Ne karakter, ne de görünüş olarak internetteki haliyle alakası olmayan birisi çıktı karşıma. İnanılmaz derecede kaba, ters, ve acayipti. Hani dikkat çekmek için abartılı, aşırı ve saçma sapan davranan, "Çok sorunluyum" insan modeli olur ya, öyleydi. Ağzımdan çıkan her lafta tersleyecek bir şey arıyordu, abartmıyorum. Sürekli yarı tartışır durumdaydık. Kendi başarısızlıklarını inanılmaz kompleks haline getirmiş, o yüzden ağzımdan hiç onu ima edecek bir laf çıkmadığı halde sürekli "Sen şimdi yurtdışında okumuş paralı aile çocuğusun ya, beğenmezsin beni/evimi/işimi" falan deyip duran biriydi. Birden sesini yükseltip garip garip el kol hareketleri yapıyordu, bütün bar bize dönüp bakınca da "Ben oyuncuyum, ondan" diyordu. Sonra bana "Kilo vermen lazım" falan dedi, "Yok, kalsın" dedim. Daha saçma bir laf edemeyeceğini düşünüyordum ki, "Sen nesin, ha? Nesin sen?" diye sormaya başladı ısrarla. Neden bahsettiği hakkında en ufak bir fikrim olmadığını söyledim. "O zaman demek ki sen gerçekten eşcinsel değilsin" dedi bana. Görünen o ki, "Nesin sen" sorusunun neyi refere ettiğini bilmeyenler "gerçek eşcinsel" değilmiş. Kendi kelimeleri.

Neyse, söz konusu insan en son garsonlardan birinin yüzünü elledi, ve garsonun yüzündeki o "WTF?!" ifadesini görünce yer açılıp beni içine alsın istedim. İçkimi çabucak bitirip, eve kaçtım. 3 tane bol alkollü romun üzerine bile kafam kaldırmadı. Zaten beğendiğim kız da üst kata bakıyordu dün akşam.

Allah'a inanan biri olsam, "Allahım, madem yarattın, takip et" derdim şu olayın üstüne.

No comments: