Monday 24 October 2011

the tell-tale heart

Geçen sene bu zamanlar baştan sona The Girl and The Robot dinleyerek geçirdiğim Brüksel gezimden yeni dönmüştüm (ve hatta ev arkadaşımın yokluğumda tüm peynirlerimi yediğini fark etmiştim). Soho'daki favori barımda çalışan birinden aşırı hoşlanıyor, "Bana şöyle şöyle derken ne demek istedi acaba" türü her lafının altında anlam arıyor ve para üstümü verirken elime dokununca günlerce tanıdığım herkese anlatıyordum. Falan filan.

O bar, 80'lerin başlarında açılarak Londra'nın ilk openly gay mekanı olan o güzel bar, bu ay sonunda bölgenin yenileniyor olması ve dolayısıyla sahibinin artan kirayı karşılayamıyor olması nedeniyle kapanıyor. Hayatımda çok önemli yeri olan bir mekana son bir kez gidemiyorum diye çok üzülüyorum aklıma geldikçe.

No comments: