
Bu kadar mükemmel bir şarkı ve The Mighty Boosh kadar komik bir dizi olamaz dünyada. Bayılıyorum.
Goth Juice... The most powerful hairspray known to man. Made from the tears of Robert Smith.
Neden bilmiyorum, şu klibi buraya koyasım geldi. Ergen dönemimin yegane grubu HIM'in Join Me'sinin Ice Version klibini izlemektesiniz. Dünyada en sevdiğim klip olabilir kendisi. Ville Valo kadın olsa keşke.
Dün gece tek başıma trene atladım Londra'ya gittim, aşırı sıkıntı basmıştı ve Wotever diye bir barı merak ediyordum. Normalde hayatta tek başıma bar ortamlarına gidemem ama iyi ki gitmişim. Hayatımda gördüğüm en mükemmel, en "welcoming" mi desem ne desem yerdi. Londra'da pek fazla insanın bilmediği, müşterilerin genelini kadın olduğunu sokakta görseniz hayatta anlamayacağınız kadınların oluşturduğu queer/gender bender/trans/gay ve türevi insanlarla dolu küçük bir mekan. Drag performansı mükemmeldi özellikle. Ve benden başka etek giyen tek kişi 60 yaşlarında bir amcaydı. "Tek başıma sıkılıcam" modunda oturup Jack'imi yudumluyordum ki birden baby dyke'larla dolu bir masada buldum kendimi, bir sürü insanla tanıştım. Çok eğlendim evet, sonunda ait olduğum mekanı bulmuş olabilirim.
Ayrıca gay erkeklerin kızları sevme nedeni nedir? Ne zaman gay bir mekana gitsem "Ayy ne şirin şeysin sen" tepkisi alıyorum erkeklerden. Biri açıklasın.
Set me free why don't you girl
Get out of my life girl
Cause you don't really love me, no
You just keep me hanging on
Evet, The L Word'ün son sahnesini görmektesiniz yukarıda. Pazar gecesi yayınlandı son bölüm, Salı günü izledim, ve 2 gün geçmesine rağmen hala bir garip hissediyorum. "Son kez the L Word izliyorum" cümlesi yanıp sönüyordu kafamda izlemeden önce, Salı'ya kadar bekledim, izlemek istemedi canım, abartı gelecek ama cenaze modundaydım tamamen. Çok çok iyi bir arkadaşım ölmüş gibi. Evet saçma olabilir dediğim gibi, ama hayatımda hiç bir dizi benim hayatımı bu kadar değiştirmemişti, benim için bu derece önemli olmamıştı, ve bitiyor olması aşırı etkiledi cidden beni. O kadar heyecan yapıp son bölümü izledikten sonra hem kafam karıştı, hem de hayal kırıklığına uğradım. 6. sezon zaten başından beri baymıştı beni ama bu kadar mükemmel bir dizi bu şekilde bitmemeliydi kesinlikle.
SPOILER!!
Helena ve Dylan birlikte olmalıydı bir kere. Ayrıca çok şey havada kaldı: Jenny Dylan'ın kandırıldığını bildiğini ne zaman öğrendi? Max'e ve bebeğine noldu? Molly nereden çıktı, mektubu okuduktan sonra Shane'le aralarında birşeyler geçmeliydi bence. Nikki ne arıyordu çalıların içinde? Yıllardır uyuzluğuyla gönüllerimizde taht kurmuş olan Jenny neden son bölümde birden canım cicim bir moddaydı? İntihar edeceği için miydi acaba? İntihar mı etti, yoksa öldü mü? "Who killed Jenny?" diye aylardır reklam yaptıktan sonra Jenny'yi kim öldürdü, kendi mi öldü, kaza mıydı, intihar mıydı, sonuçta kim suçlandı falan filan gibi şeylerin hepsinin cevapsız kalması saçma cidden. Ya the L Word Movie ya da dizinin spin-off'u the Farm cevaplar umarım sorularımı.
Jenny'nin ölümü konusunda ise intihar mı etti, Bette mi öldürdü yoksa hepsi mi yaptılar seçenekleri arasında kararsız kaldım.