Tuesday 8 March 2011

idiocy knows no rest

Ekşi Duyuru'da birisi "3 hafta sonra evleniyorum, eşim kedimi istemiyor, evi kokutacağını ve mobilyaların içine edeceğini iddia ediyor, mobilyaları da özenle eşimin ailesi seçti ve parasını onlar ödedi, eşimi de kedi sevmediği halde kediyle yaşamaya mecbur bırakamam, kedimi ne yapabilirim" diye bir soru sormuş. Cevap yazanlar bildiğiniz soruyu soranın ağzına sıçmışlar. Haklı olarak.

İlk olarak kedi evi kokutmaz. Kediler tanıdığım çoğu insandan daha temizler ve daha güzel kokarlar.

İkinci olarak hayvanları, özellikle kedi kadar kendi halinde ve kimseye bir zararı olmayan bir hayvanı sevmeyen insandan kesinlikle kimseye hayır gelmez.

Üçüncü olarak da böyle eşinin paspasmış gibi üzerinden geçmesine izin veren kadınlar kadar çok az şeyden tiksiniyorum. Gerçekten. "Kocam bu, sever de, döver de" anlayışından hiç bir farkı yok bunun. O zihniyettekilerin aklına edeyim mümkünse, bunu söylediğimde çok tepki alıyorum genelde, ama o tür insanlar paspas gibi kullanılmayı hak ediyorlar bana göre, o şekilde davranılmaya izin verdikleri ve hiç bir şekilde halinden memnun olmama belirtisi göstermedikleri için.

Bugün Dünya Kadınlar Günü. Cumartesi Londra'da Million Women Rise adlı ülkenin en büyük kadın yürüyüşü vardı. Erkeklerin yürüyüşe katılması yasak, trans insanlara pek iyi gözle bakılmıyor, seks işçilerinden de pek hazzedilmiyor; bu tür bir kitlenin düzenlediği bir organizasyon. Böyle bir şeye katılmam mümkün değil, çevremde katılmayı düşünen insanları da geçen seneki yürüyüşlerde yaşanan transfobik/seks içşisi-fobik olayları anlatarak katılmaktan vazgeçirdim.

Feminizm en basit haliyle "cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin herkesin sosyal, ekonomik, ve hukuki anlamda eşit hak ve imkanlara sahip olması gerektiğine inanmak"tır. Zaten bunun ötesinde farklı feminist akımların ve farklı feministlerin birleştiği çok az nokta var. Ve o temel noktanın ötesi işin teorisi, felsefesi, akademisi falan oluyor. Feminizmin dayanağı olan o prensipe sahip oldukları sürece insanların feminist teorinin t'sini bilmemesi umrumda değil; erkek, seks işçisi ya da trans, ne olurlarsa olsunlar insanlar o dediğim temel noktaya inanıyorlarsa ve kendilerini feminist olarak tanımlıyorlarsa, benim "Hayır, siz femininist yanlısı* olabilirsiniz, ama feminist değilsiniz ve bizimle yürüyemezsiniz" demeye hakkım yok. Kimsenin de olmamalı.

*"Feminist yanlısı" (pro-feminist) muhabbeti Londra'nın en büyük feminist grubu olan London Feminist Network'e ait bir terim. Yürüyüşlere erkeklerin katılması yasak, sitelerinde "Ama bize destek vermek isteyen feminist yanlısı erkekler yürüyüşten sonra bize katılabilirler" türü bir şey yazıyor. Erkeklerin feminist olması mümkün değil yani onlara göre, ancak "feminist yanlısı" olabilirler. Bana sorarsanız, tam bir saçmalık.

No comments: