Tuesday 27 July 2010

that's so un-PC

Sözlük'te yazmış olduğum "zenci kelimesi ırkçıdır" konseptli entry hakkında bir sürü "neden ki?" tepkisi aldım. Hayatta kullanmadığım, başkası kullanınca da yüzümü buruşturduğum son derece cringeworthy bir kelime olan "zenci"nin ırkçı anlamlar taşıması bana gökyüzünün mavi olması kadar ortada, herkes için bariz olması gereken bir gerçek gibi geliyor; ancak öyle değil galiba. Evet Türkiye'de siyah ırk çok istisnai insanlar dışında olmayabilir, evet Türkiye'yle Amerika'nın tarihi aynı değil, ama yine de zenci de en az nigger kelimesi kadar küçültücü ve ırkçı bir kelime benim için. Bir kere homofobi konusunda olduğum gibi ırkçılık konusunda da aşırı duyarlıyım; birine ırkçı bir laf edilmese de, bir hareket yapılmasa da sokakta görüp "aa zenci" diye bakıp durmak, başkasına göstermek benim bakış açımda tamamen ırkçılık. Birini ırkı, rengi, cinsel eğilimi, bilmemnesi yüzünden etiketlemeyi ya da hilkat garibesiymiş gibi yürürken görünce dönüp bakma gereği duymayı ayrımcılık sayıyorum. Bu yüzden zenci kelimesinin kesinlikle nötr bir söylem olduğuna inanmıyorum. Aynı nedenden dolayı özürlü kelimesini kullananlardan da hiç hazzetmem. Political correctness (PC) manyağıyım, evet.

PC deliliğim İngiltere'ye taşındığımda doruk noktasına ulaştı. "Bunun neresi offensive ki?" gözüyle baktığım kelimelerin (cüce yerine vertically challenged gibi) PC olmadığını, halk içinde kullanılınca garip bakışlara hedef olunduğunu fark ettim. O yüzden artık Türkiye'de fena halde mevcut olan political incorrectness sinirime dokunuyor, gözüme çarpıyor.

Zenci kelimesini kullananlar bana uzak olsunlar o yüzden.

Bakılası: Stereotyping People by Their Favourite Indie Bands

Justice: Bros who, at one point in their lives, have tried to grow a mustache.

Çok güldüm buna The XX'teki keffiyeha muhabbetiyle birlikte. Priceless.

No comments: