Tuesday 9 March 2010

female chauvinist pigs

İtalya'dan getirttiğim Marc by Marc Jacobs ayakkabılarım UPS tarafından sanırım kaybedildi. Dün akşam kapımın önünde UPS'in bıraktığı "Geldik ama yoktunuz o yüzden pakedinizi 17 numaradaki David'e bıraktık" notunu gördükten sonra az önce sokağa çıkıp bakınca fark ettim ki yaşadığım sokakta bir 17 numara yok. David falan zaten tanımıyorum. Royal Mail internet sitesinden de kontrol ettim, 16-18-19-20 şeklinde gidiyor numaralar. Karşıdaki tadilatta olan evde çalışan işçilerden birinin pakedimi almış olabileceğinden şüpheleniyorum. Neden başkasının kargosunu gayet random insanlara bırakırlar aklım almıyor, yeniden getirmeye üşendiklerinden herhalde. UPS'e atmış olduğum pakedimi bulun serzenişli maile henüz cevap gelmedi.

Sevgili ülkemin Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ın ettiği "Eşcinsellik hastalıktır" konseptli lafları belki duymuşsunuzdur (Duymadıysanız da kendisini Aşk-ı Memnu'daki birbirinden erotik (!) sahnelerden "irite" olan insan olarak tanıyor olabilirsiniz). Kavaf'ın Hürriyet'e ettiği laflar beni benden aldı gerçekten:

"Ben eşcinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir hastalık olduğuna inanıyorum. Tedavi edilmesi gereken bir şey bence. Dolayısıyla eşcinsel evliliklere de olumlu bakmıyorum. Bakanlığımızda onlarla ilgili bir çalışma yok. Zaten bize iletilmiş bir talep de yok. Türkiye’de eşcinseller yok demiyoruz, bu vaka var."

Bu konuda kendisine en kısa zamanda homofobi tedavisi dilemekten başka şey bulamıyorum diyecek, zaten daha önce bu tip zihniyetler hakkındaki görüşlerimi belirttim burada bir çok kez. Oral Çalışlar'ın yazısı düşüncelerimi gayet iyi ifade etmiş.

"Hiç fiziksel şiddet görmedim. Ama mesela bunu o kadar ileriye götüren STK’lar ya da anlayışlar var ki mesela işte eşin erkeğin karısına “evde yemek var mı?” diye sormasını bile bir psikolojik baskı unsuru, şiddet olarak algılıyorlar."

Kadından sorumlu bakanımızın feminizm hastalığından bihaber olduğu gayet ortada. Kadın dediğin yemek var mı diye sordurmadan yemeği kocasının önüne koyacak.

"Aşkı Memnu dizisindeki öpüşme sahnelerini gazeteciler sorduğunda “Avrupa’da, Amerika’da o tip programlar kontrollü yayınlanır. Şifresi vardır, isteyen satın alır” demiştim. “Sansürcü bakan şifre istedi” diye çarmıha gerdiler. Reyting kaygısıyla böyle kontrolsüz bir yayıncılık anlayışını doğru bulmuyorum. O sahne 45-50 yaşındakiler için önemli olmayabilir dejenerasyon anlamında. Ama 4-10 yaşındakilerde farklı etki yaratabilir. Ben Kurtlar Vadisi’ni seyrediyorum sadece. Doğru yanlış bilemem ama verilen mesajlar ilgimi çekiyor."

Aşk-ı Memnu'daki sahneler adeta soft porno gerçekten, bakanımız çok haklı. Kurtlar Vadisi izleyip vurduyu kırdıyı, şiddeti, "bilader"liği marifet zanneden 4-10 yaşındakiler daha tercih edilesi.

Yarattın bari takip et diyoruz.

2 comments:

inatçı hardal said...

ahaha gerizekalı kadın bi tek kurtlar vadisi ni izliyormuş, değişik bir şey izlese zaten şaşırırdım.pazar günü gazetede yazıyı görünce çıldırdım zaten böyle salaklar bakan oldular başımıza.

zerofeelings said...

of bi de "hep akademisyen olmak istedim" falan demiş, başımıza akademisyen olsa daha korkunç olurdu bence.