Monday 18 August 2008

if only i could freeze us both in time..

You can erase someone from your mind. Getting them out of your heart is another story. Evet, öyle gerçekten de. Gözden ırak olan gönülden de ırak olabilse keşke her zaman, gerçi çoğunlukla oluyor evet, ama bazen geceleri geliyorlar bana. Öyle bir geliyorlar ki, tüm eski aşklarım, takıntılarım, arkadaşlarım, pişmanlıklarım ve hatalarım sırayla üzerime binip tepiniyorlar sanki. Uzun zamandır pek olmuyor bu, ama İstanbul'da evde yalnız başıma sabahladığım haftaiçi gecelerinde bazen öyle kötü olurdu ki, sabaha çıkamayacağımı sanırdım, uyumam gerekirdi düşünmemek için, uyuyamazdım da ilaçsız. Garip birşey şu gece. Gündüz Vassaf'ın Cehenneme Övgü'sündeki gibi.

Balkona çıktım az önce, Ay'a baktım, küçülüyor yavaş yavaş dolunay. Etrafına sarı bir ışık yayılıyordu, daha güçlenmiş hissettim kendimi. Gezegenimi -ay gezegen değil evet- rahatlıkla görebilen 2 şanslı burçtan biri olduğum için mutlu oldum.

Nette bir sitede uzun zamandır yazdığı hikayeleri son günlerde manyaklık derecesine ulaşmış bir hayranlıkla okuduğum bir yazar vardı. 50 kadar hikayesinin hepsini bitirdikten sonra 2006'dan beri yeni birşey yazmamış olduğunu fark ettim, bir süredir sürekli onu ve hikayelerini düşünüyordum. Kendime bu kadar yakın bulduğum hiç bir yazar olmamıştı ondan başka bugüne kadar. Google'da adını arattım bugün, 2006 Haziran'ında daha 35 bile olmadan öldüğünü öğrendim. Ağlamak istedim, çok moralim bozuldu onunla hiç konuşamamış olduğum için. Bugünlerde çok ölüm var etrafımda.

İstanbul'u ve eski insanları düşünmemeliyim çünkü düşündükçe hemen başka bir düşünceye atlamazsam içim gerçek anlamda acıyor. Gerçekten acımaya başlıyor düşününce. Geçmişe bakmamalı sanırım, en iyisi.

I, I still remember
How you looked that afternoon
There was only you
You should have asked me for it
I would have been brave
You should have asked me for it
How could I say no?
And our love could have soared
Over playgrounds and rooftops
Every park bench screams your name
I kept your tie
I would've gone wherever you wanted


And I can see our days are becoming nights
I could feel your heartbeat across the grass
We should have run
I would go with you anywhere
I should have kissed you by the water


Evrenin başka bir yerlerinde ya da belki boyutunda, sen ve ben, hep o aynı yerde oturup birbirimizin elini tutuyor olacağız, yüzünde o masum gülüş var senin.

3 comments:

rosencrantz said...

bu ölen hikaye yazarı kim?

zerofeelings said...

colleen thomas.

eloise vera said...

üşenmedim buraya kadar olanları okudum. devam ediyorum hanfendi. pek sevdik burayı