to do list: fabsugar, sakin, facebook profil, itunes, hallelujah, 40ytl, tapas, toefl.
Son zamanlarda benim için önemli olan çok şey kaybettim, ve mutsuz değilim. Hayatımda artık olmayan şeyler ya da kimseler aklıma geldiğinde o düşünce sanki hiç olmamış gibi beynimin derinliklerine geri gönderiyorum. En ufak bir mutsuzluk belirtisi taşıyan şarkıları dinlemiyor, kötü şeyler düşünmek için kendime izin vermiyor, bana mutsuz şeyler hatırlatacak olan her türlü ortam ve insandan kaçınıyorum. İzleyeceğim filmlerin senaryosunu önce netten okuyor, mutsuz bitecekse izlemekten vazgeçiyorum. Bindiğim takside Emre Aydın çalmaya başlarsa iniyorum. Engelli listeme atmış olduğum konular başkaları tarafından açılmaya çalışıldığında, kalkıp gidiyorum. Zorla mutlu ettim kendimi bir süredir. Bu kalıcı mı olacak, yoksa geçen seneki Prozac maceramdaki gibi birden gülerek geçirdiğim her dakikanın acısını 3 katıyla çıkaracak derecede bir patlamayla yine depresyona girecek ve en dibe vurmak deyimindeki "en dip"in de aslında daha bir dibinin var olabildiğini mi keşfedeceğim, bilemiyorum.
Dün gece her zamanki rüyalarımdan daha garip olan bir rüya gördüm. 17 Ağustos olmasından etkilenmiş olabilirim. Rüyamda lisedeki en yakın 2 arkadaşımla Taksim Tünel'e gidiyorduk. Garip olan tünelin gerçekten bir tünel, hatta mağara gibi bir yer oluşuydu. Forgotten Realms'de drowların yaşadığı Underdark gibiydi hatta. Yürürken Göksu Lisesi adlı -huh??- bir lisenin önünden geçtik, ben simsiyah mağaranın tavanına baktım başımı kaldırıp, bir gariplik vardı ama şu anda ne olduğunu hatırlamıyorum, rüyadayken mantıklı gelmişti. "Birşeyler olacak, gitmemiz lazım" dedim Ece'ye. Tam o anda mağara çökmeye başladı, ayaklarımızın altındaki zemin yok oluyordu, koşmaya başladık. Tramvay durağı tek güvenli yerdi, oraya kadar koştuk. Diğer arkadaşımı arkamızda bırakmıştık. Tramvay'a binip Taksim'e gidiyorduk, tramvayın şoförü sarışın bir kadındı. Taksim birden Alsancak halini aldı. Tanıdık bir yere gelmiş olmanın rahatlığıyla uyandım.
Ayrıca gay kanka istiyorum ben. Gay olmasa bile gayet fashionista ve güzel görünen, mümkünse feminen, çok az Marlboro Light içen, süper bir kanka arıyorum kendime evet. İzmir'de yaşasın bir de ama ortamınız-için-fazla-cool-olduğum-için-evden-çıkmıyorum modunda olsun.
No comments:
Post a Comment