Monday 12 May 2008

what the frickin' frack??

Gece 4 olduğunda hala uyuyamamıştım. Kalktım, Digiturk'ün klasik müzik radyosunu açıp televizyonu 1 saat sonra otomatik kapanması için ayarladım, ve tekrar uyumaya çalıştım. Saat 5 olup televizyon kapandığında hala uyanıktım. Uyku haplarıyla ilgili okuduğum bir yazıda hapların sadece bilinci kapattığından, bu yüzden aslında yatarak geçirdiğimiz saatlerin uyku olmadığından bahsediliyordu. Aynı yazıya göre uykusuzluğun nedeni kafamızdaki düşüncelermiş, bu yüzden kafamız çok meşgul olduğunda uyuyamıyormuşuz. Bu sefer ilaçsız uyumakta kararlı olan ben, olabildiğince sakin bir fon müziği eşliğinde sadece notalara konsantre olmaya çalıştım, ancak yine de bütün haftasonu yaşadığım şeyleri kafamdan atamadım. Kalktım, bilgisayarımı açmaya çalıştım, açılmadı. Hayatla olan tek bağımın, bilgisayarımın bozulması gerçekten olabilecek en kötü şeydi sanırım. Dün geceyi nasıl atlatabildim bilmiyorum, gerçekten olanları düşünmemek için beynimi aldırabilmeyi dilediğim anlar oldu. Ezgi'nin telefonuyla gayet mutlu bir şekilde uyanmamın 24 saat sonrasında, ilahi güç ya da karma ya da her ne varsa, "Bring it on" diyorum kendisine. Hiçbirşeyin bundan daha kötü gidemeyeceğini bilmenin de garip bir rahatlığı oluyormuş meğer. Eğer gerçekten daha kötü gidebilirse de, her zaman 5 kutu uyku ilacı içip hepsini arkamda bırakabilirim,

No comments: