Thursday 6 December 2007

seriously??

Pozitif yaklaşımın ne kadar önemli olduğu ve etrafa verdiğimiz her çeşit enerjinin bize geri döneceğiyle ilgili bir kitap okuyordum uçakta. Artık pozitif olmaya son derece kararlı bir şekilde havaalanından Bostancı'ya geldikten sonra, 50 milyon bozdurmak istemediğim için taksi yerine dolmuşa binmeye karar verdim. Şaşkınbakkal'ın ne kadar olduğunu sordum adama, 1.05 cevabını aldıktan sonra da 1.10 verdim. Paramın üstü olan 50 bini bana vermeyen dolmuşçu herif, Marks and Spencer'ın önünde durdu ve bana "Şaşkınbakkal burası" yaptı. Ben de deli gibi yağmurda yürümek istemediğimden "Işıklarda inicem" dedim. Işıklar da 50 metre ilerde oluyor. Adam bu sefer ışıklarda durdu ve tam ben inerken "250 bin daha alayım" dedi. Eğer o kitabı okumamış olsaydım, akşam akşam uğraşmaktan hiç çekinmez ve ona "Kafanı sağına bi çevir, eğer okuman varsa, ki tipinden yok gibi duruyor, sağdaki durakta Şaşkınbakkal yazıyor, yani burası Şaşkınbakkal, ve ben sana 250 bin vermek zorunda değilim, eğer 5 kuruşun muhabbetini yapmakta ısrarlıysan paramın üstü olan 50 bini alayım asıl ben" derdim. Neyse, konunun özeti benim 250 binime olan derin bağlılığım değil tabii ki. Etrafta bu kadar orospu çocuğu insan varken pozitif olamıyorum, kusura bakmasın kimse. Pozitif olduğumda herkesi benim kadar pozitif sanıyorum, bütün duygularımı ortaya döküyorum, sonra da insanlar tepeme biniyorlar. Pozitif my ass yani. Demek ki orospu çocuğu olmak lazım. Nerede gördünüz ki beyaz atlı prenslerin iyi kızlarla evlendiğini, süper ahlaklı iş adamlarının çok zengin olduğunu falan? Filmlerde görürsünüz zaten ancak. Evet bundan sonra insanları kullanan, manipülatif, anlayışsız, duygusuz pislik bir insan olmalıyımdır belki de..

No comments: