Cok icedonuk ve evcil bir insan olmama ragmen butun gun evde bos bos oturup dizi, film vs izlemek en fazla 3-5 gunden sonra benim icin cok depresif ve dayanilmaz bir hale geliyor. Zaman zaman desarj olmak icin boyle takilmak hosuma gitmiyor mu, gidiyor, ama gunun sonunda "Bugun kendime ne kattim, kendimi nasil gelistirdim?" sorusuna bir cevabim olsun istiyorum. Ya da en azindan "Bugun sunu sunu basardim" diyebilmeliyim ufak bir sey de olsa. O yuzden gunlerimi yavas yavas doldurmaya basladim.
Sabahlari erken uyaniyor, biraz yatakta kitap okuyorum, spor salonuna ya da yuzmeye gidiyorum, birkac saat evde calisiyorum, ogleden sonralari British Museum'da ilginc bir seminer varsa oraya gidiyorum, yoksa sinemaya gidiyorum ya da Starbucks'ta oturup bir seyler okuyor ya da yaziyorum. Gece uyumadan once Duolingo ile yeni bir yabanci dil ogrenmeye calisiyorum. Aksamlari da olabildigince doldurmaya calisacagim sinema ya da sosyal etkinliklerle.
**
Dun Facebook'un "Bilmemkac yil once bugun sunu paylasmissiniz" fonksiyonu sayesinde yillardir dinlemedigim, cok sevilesi bir sarkiyla tekrar karsilastim. Ne guzel sarkiydi bu.
2000'li yillarda muzik daha guzeldi.
Sometimes in the cold night my phone rings,
but it's not you
And even when the buzzer to my place rings,
it's still not you
And the stranger on the night bus with the checked coat,
it's not you
And your warm hands hold me so close
but deep down, it's not you.
No comments:
Post a Comment