Sunday 19 February 2012

let's do the time warp again

Londra'nın en güzel yerinde yaşadığıma fazlasıyla inanıyorum. Beş dakika yürüyüp kendimi kentin en turistik ve en süper kültürel/yemeksel aktiviteleriyle dolu bölgesinde bulmak süper.

Dün sabah evde tembel tembel oturuyordum ki, önceki post'umda karşılaşıp birlikte yemek yediğimden bahsettiğim insan mesaj attı. "Hadi 15 dakika sonra Waterloo'da buluşalım" diye kararlaştırdık, buluştuk. Bana cinsiyet kimliğinin erkek olduğunu, transition evresine girdiğinden beri biriyle birlikte olmadığını, ve birlikte olmayı düşündüğü ilk insan olan benim kendimi tamamen eşcinsel olarak gören biri olmamla ilgili çekincelerinden bahsetti. Daha önceden bana trans kimlikli olduğunu söylemişti; ama trans genderqueer bireyleri, birden fazla cinsiyet kimliğine sahip olanları, kendini tamamen cinsiyet kavramının dışında görenleri de kapsadığı için, eşcinsel kadınların üyesi olduğu bir forumun buluşmasında tanıştığım birinin kendini "erkek" olarak tanımladığını varsaymamıştım. Arkadaş çevremdeki trans erkeklerin hepsi kendilerini ya queer erkekler, ya da trans erkek olarak görüyor; heteroseksüel erkekler olarak değil. Ya da trans kimliklerine sahip çıkıyorlar diyelim. Bu bahsettiğim insan benim eşcinsel oluşumun ve onunla birlikte olsam bile kendimi asla biseksüel olarak tanımlamayacak olmamın onu rahatsız etmediğini öne sürüyor. Ama ben konuşmalarımızdan erkek kimliğinin onun için henüz çok yeni olduğu, hatta patronising olmak istemem ama hala oturma aşamasında olduğu ve o kimliği geçerli kılmak için kendini heteroseksüel ya da biseksüel ya da queer vs. olarak tanımlayan bir kadınla birlikte olma ihtiyacı duyabileceği izlenimini edindim. Değişiminden sonra kimliğinin başına trans ya da queer sıfatını koyan bir trans erkekle birlikte olma konusunda en ufak bir sorunum yok. Ama kendini "straight erkek" olarak tanımlayan trans bir sevgilimin olması, benim eşcinsel kimliğimin yok sayılması anlamına geliyor. Benim açımdan değil, ama toplum açısından öyle, ve toplum tarafından geçerli kılınmadıkça maalesef kimlikler bir anlam taşımıyor. Benim öyle biriyle birlikte olmam, kendi kimliğimin değişmesi demek oluyor; toplumun genelinin beni heteroseksüel olarak algılamasına neden oluyor. Ve o insan kendini kesinlikle queer olarak görmediği için, ben de heteronormatif bir ilişki içinde olmuş oluyorum. Asla, asla ve asla heteroseksüel ya da biseksüel bir kadın olarak algılanmak istemiyorum. Ama tabii ki, mevzubahis kişinin aklından neler geçiyor bilemiyorum. Hepsi sadece spekülasyon.

Bugün uyandığımda hava güneşliydi. Londra'da güneşli bir havada evde oturursam kendimi suç işliyor falan gibi hissediyorum. O yüzden hazırlandım, dışarı çıktım. London Eye'ın yanındaki Parlamento Binası manzaralı banklarda oturup turistleri izledim. Sonra bir kadeh şarap eşliğinde öğle yemeği yedim. Eve geldim, yıkanması gereken tonlarca çamaşırın bir kısmını yıkayacaktım ki, bu sefer de çamaşır makinesi bozulmuş.

*sigh*

No comments: