Türk insanının uygarlık seviyesine ulaşmak için daha gidecek çok yolu olduğunu gösteren şeylerin uzun listesinin üst sıralarında yer alıyor trafikte sık gördüğüm davranış şekilleri.
Benim ehliyetim yok, otomatik vites ehliyeti dışında da ehliyet almaya niyetim olacağını sanmıyorum hiç bir zaman. Açıkçası alsam da Türkiye'de kullanmaya ne cesaret edebilirim, ne de kolay tepesi atan bir insan olarak bu ülkede trafiğe çıkmam isterim.
Kendim araba kullanmıyorum dediğim gibi, ama başkasının arabasında olduğumda istisnasız her seferinde en az 50 tane kural ihlali fark ediyorum, sinirleniyorum fena halde. Türkiye'de trafikte olan insanların gerçekten %60'ı falan ehliyeti manavdan almış gibi, ya o derece kurallardan bihaberler ya da kendilerini kuralların üstünde görüyorlar (salak oldukları için "Bana bir şey olmaz" veya bencil oldukları için "Başkasına kaza yaptırırsam yaptırayım" modunda da olabilirler tabii). Anneme gönüllü trafik polisi olsun diye ısrar ediyorum yıllardır; keşke olsa, keşke her gördüğüm hata için ona ceza yazdırabilsem, en azından maddi olarak yaptıkları dangozlukların sonuçlarına katlansa insanlar.
-Bir kere insanlarda emniyet kemeri diye bir huy yok. Her zaman ön koltukta otururken kemerim bağlı olurdu, İngiltere'ye taşındığımdan beri iyice takıntılı oldum bu konuda, artık taksi de dahil olmak üzere arabadayken arkada oturuyor ve 2 dakikalık yere gidecek olsam bile emniyet kemerim hep takılı oluyor. Türkiye'de bunu kimse takmıyor ve takmamak düpedüz salaklık, başka bir şey değil. Hayatı trafikte geçen ve dolayısıyla kaza geçirme olasılığı çok daha yüksek olan taksicilerin bile genelde kemer takmadıklarını görüyorum. Emniyet kemeri takmak kendisine hiç bir şey kaybettirmeyecekken ve bir kaza durumunda hayatını kurtarabilecekken insanlar niye takmıyorlar ısrarla, anlamıyorum.
-İnsanlarda şerit kavramı yok; yolun ortasında, yarısı bir şeritte diğer yarısı diğer şeritte gidiyorlar.
-En çok dikkatimi çeken çoğu şoförün sinyal vermiyor olması. Dönerken sinyal vermeyen, onu da geçtim, gayet yasadışı bir şekilde şeritten şeride makaslayıp bu öküzlüğü yaparken sinyal vermeye bile tenezzül etmeyen bir sürü insan görüyorum. Sinyal vermeyi akıl edenler de dönerken veriyorlar sinyali. Önceden vermeyeceksen sinyalin anlamı ne, akıl fikir. En çok sinirlendiğim kural ihlali bu.
-Özellikle annemin arabasındayken insanların arabayı sıkıştırması dikkatimi çekiyor. Zavallı erkek egosunu besleme amaçlı bir şey midir bu bilemiyorum, ama erkekler bayanların kullandığı arabaları sıkıştırıp bir de sanki hatalı olan kendileri değilmiş gibi el kol hareketi falan yapıyorlar. Bagajda sopa taşıyıp "Kenara çek kenara" yapıp herif indikten sonra üstüne saldırası geliyor insanın.
-İnsanlar gereğinden çok fazla korna çalıyorlar.
-Başka bir ülkede asla görmemiş olduğum şeylerden biri daha: Dönüşü kaçırdıktan sonra durmak, geri geri yolun ayrıldığı yere gelip dönmek. Sanırsınız ki ülkem zamanı çok değerli olan pek önemli insanlarla dolu, adam gibi gitmeye devam edip uygun bir yerden geri dönmeye vakitleri yok. Normal ve uygar insanlar bu problemi gidip ileride bir kavşaktan vs. dönmek yoluyla dönüşe geri gelerek hallediyorlar.
Son olarak sinir olduğum ama kural ihlali olmayan bir şey daha var. Geri geri park edenlere sinir oluyorum fazlasıyla. Sırf düz çıkmak için 2847 tane manevra yaparak geri geri park etmenin anlamı nedir anlayamıyorum, düz park edip aynı sayıda (hatta daha az) manevra ile geri geri çıkmak mümkünken. Bunu yapanlar da hep erkek oluyor. Gerçekten dikkat edin, ben hiç bunu yapan kadın görmedim, sizin de dikkatinizi çekecek baktığınızda. Bu da fragile erkek egosuyla ilgili bir tür gösteriş ihtiyacı sanırım.
3 comments:
buna şunu da ekleyebiliriz bazı motorsikletliler tek şeridi kapayabiliyorlar sanki normal arabaya sahiplermiş gibi.
bayanlar araba sürünce sıkıştıranlar bol,ileride kendi arabam olduğunda mutlaka levye taşımayı düşünüyorum,sıkıştıranlar gerçekten gerizekalı ve kafalarına levye yemeyi hakediyorlar.
çok mantıklı :) ama neden levye?
güçler eşitliği :D trafik magandalarının arabasında da büyük ihtimal levye vardır diye düşündüm, sopa biraz hafif kalır gibi geldi bana. (amma şiddete meyilliymişim bu konuda ha. =) )
Post a Comment