When I feel the warmth
Of your very soul
I forget I'm cold
And crying
When your lips touch mine
And I lose control
I forget I'm old
And dying.
Sabah gayet her şey yerli yerinde uyanarak mutlu oldum.
Bugün annemin Akçay-Ayvalık tarafındaki yazlığına gidiyoruz. O evin yeri ayrı benim için. 12-13 yaşlarımdaki teenage angst dönemimden itibaren tüm kalp kırıklıklarımdan, aile problemlerimden, moral bozukluklarımdan, iç sıkıntılarımdan, depresyonlarımdan sonra gittiğim yer hep o ev oldu. Bir çok ilki o evde yaşadım, ailemden gizli bir çok şeyi orada keşfettim. Neden bilmiyorum, ama çok huzurlu oluyorum ben o evde. İzmir'den ne kadar içim sıkkın olarak yola çıkmış olursam olayım 3 saatlik yol sonrası oraya ulaştığımda kafamdaki rahatsız edici her şey bana dokunamayacakları bir şekilde bir duvarın arkasında bırakılmış oluyor. Sürekli içimde olan "bir şeyler kaçırıyorum" hissi yok oluyor, boş oturmak beni rahatsız etmez oluyor, yerinde duramayan ve sürekli bir şeylerle meşgul olma ihtiyacı duyan bir insan olarak ben orada huzur buluyorum.Bana İngilizce'deki en sevdiğim kelimenin ne olduğunu sorsalar agony ya da cherish derdim. Cherish kelimesinin hem kendisini, hem de anlamını çok seviyorum. "I cherish you" cümlesini (ve From Autumn to Ashes şarkısında söylenişini) daha da çok seviyorum. Keşke insanlar bu cümleyi kullanmaktan bu kadar korkmasalar.
Note to self: Joan Jett and the Blackhearts-Fetish dinle.
No comments:
Post a Comment