Designer çanta takıntısı çok fena bir şey. Gerçekten. Bir çantaya asgari ücretin bilmemkaç katı para yatırdıktan sonra kullanmaya kıyamamak, aylarca bekleyip aldıktan sonra 1-2 haftada yeni ufuklara yelken açıp yeni bir çanta bekleyişine girmek çoğu insanın anlayamadığı bir şey. Ben de bu hastalığa yakalanmadan önce böyle şeyleri pek anlamazdım, ama artık ben de bir çanta bağımlısıyım. Hayatımın en büyük heyecanı kendime bir çantayı hedef belirlemek ve aylarca onu elde edebilmeye uğraşmak oldu.
Bu heyecanımı paylaşanlar "holy grail" terimini biliyorlardır. Her şeyden çok istenen, almak için deli olunan, alışverişin "ultimate" hedefi olan ve alındıktan sonra insana diğer tüm çantalardan çok bir tatmin hissi veren çantalara deniyor holy grail. Benim holy grail'im Calcaire renk bir Balenciaga idi. Wishlist'imin en tepesinde oturmakta olan bu çanta 1 yıllık arayışlarımdan sonra sonunda bugün elime ulaştı. Her ne kadar bütçemi fena zorlamış olsa da (ve Türkiye'de o kadar pahalı bir çantayı sokağa çıkarmaya cesaret edemeyeceğimi bilsem de) onu elime aldığım, ona dokunduğum an hissettiklerim paha biçilemezdi gerçekten. Kafam güzelmiş gibi bir high içerisindeyim şu an, anlatamam ne kadar mutlu olduğumu.
No comments:
Post a Comment