Friday 5 March 2010

i'll rise but i refuse to shine

Herşeyin ters gittiği günlerden birini yaşıyorum bugün. Birkbeck'teki Gender Sexuality and Culture master programı için mülakata gittim sabah Londra'ya, ve bu kadar önemli bir günde bu kadar mı şey ters gider sevgili okurlar..

Herşey sabah netbook'umun kılıfını bulamamamla başladı. İğrenç dağınıklığımın içinde aradığım herşeyi rahatlıkla bulabilen bir insan olarak Lisa'nın topladığı odamda söz konusu kılıfı artık nereye koyduysa bulamadım. Geç kalmamak için boşverip evden çıktım, tren istasyonuna erken geldiğim için kahve almaya karar verdim. Daha sonra o kahvenin yarısı üzerimdeki krem rengi kazağa döküldü. Üzerimde lekelerle mülakata gideceğim için sinir olmuşken trenin London Bridge yakınlarında hareket etmeden duruyor olduğunu fark ettim, normalde saatinden şaşmayan trenin bu sabah gecikeceği tuttu. Sonunda Londra'ya varıp metroyla mülakatın yapılacağı yere gittim ve metrodan çıktıktan sonra gayet kaybolduğum için geç kaldım. Yine de benden önceki insanın mülakatı daha bitmemişti, ve mülakatım da sanırım gayet iyi geçti. Dönüş treni yarım saat gecikti, sonunda trene binebildiğimde ise netbook'umun pilinde bir sorun olduğunu ve bütün sabah boşuna taşımış olduğumu fark ettim. Daha sonra tren yolun yarısında bozuldu, 15 dakika falan bekledikten sonra yoluna devam etti, 10 dk gidip yine bozuldu, yine 15 dakika bekle falan filan derken sonunda eve ulaşabildim 3 gibi. Yarın sabah Lisa'yla Brighton'a National Student Pride'a gidiyoruz Chew Lips izlemek için + Harry Potter'ın babasını oynayan aktör de konuşmacıymış yarın, ilginç. Şu an Lisa'ya gitmem gerek ve trenlerdeki sorun hala düzelmediyse, yine bozulursa sinir olma ihtimalim çok yüksek.

No comments: