Tuesday 18 March 2008

this heart is yours, let it bleed

3 yıl öncesinin playlistlerini dinlerken Further Seems Forever-Bleed çalmaya başladı birden. Sözlerini dinledim, düşündüm. Son zamanlarda fazlasıyla Shanevari hallere düşen aşk -daha doğrusu olmayan aşk- hayatım, benim olduğu gibi pek çok insanın da ilgi alanları içindeymiş meğer. Gayet alakasız insanlardan kulağıma gelip duran dedikoduların en ilginci ise şu anda son derece ayrılmış olduğum eski sevgilime "Tekrar çık benimle nolurrr" şeklinde yalvarmalarım sonucu tekrar çıkmaya başlamış olduğumuz şeklindeydi. Bunu eski sevgilinin psikolojik durumuna verip "Hadi neyse" diyorum ama, kulağıma hiç gelmeyen bunun benzeri daha pek çok şey olduğunun da farkındayım. İnsanların seçimlerimi fazla özgürce bulmaları, ya da sürekli farklı insanlarla görülmemin bazılarının ahlak anlayışlarına ters gelmesi beni rahatsız etmiyor. Bu bahsettiğim nedenlerden dolayı arkamdan konuşmaları bir zamanlar rahatsız ediyordu. Artık o da etmiyor. İlk olarak, ben değer yargılarını kendime tamamen ters bulduğum bu toplumun ahlaki sınırlarını benimsemiyorum; dolayısıyla bu sınırların içine hapsolmuş kişilerin ağzından çıkan laflar üzerimde amaçladıkları o kırıcı etkiyi yaratamıyor. İkinci olarak ise, ya çok az tanıdığı ya da hiç tanımadığı insanların hakkında konuşma gereği duyanları gerçekten çok zavallı buluyorum. Özgüveni tam, kişilik gelişimini tamamlamış, komplekssiz ve yapacak işi gücü olan insanların uğraşacağı şeyler değil bunlar. Bana harcayacağınız dakikalarınızı kendinize ait bir hayat sahibi olmaya harcayın.

Evet, konu çok dağıldı. Bleed dinliyorum demiştim. Varmak istediğim nokta ise, artık ciddi birşeylere hazır oluşumdu.

to every heart that's growing darker
colder and colder
the heart on the sleeve is getting older and older
just cut it open and bleed

it wont be long now
and in time you'll find out
this heart is yours
let it bleed